Genç yaşta kanser hastası olan kişilere uygulanan kemoterapi ve radyoterapi tedavisinin, yıllar sonra bu kişilerin çocuklarında doğum özürü olasılığını artırmadığı bildirildi.
Amerikalı ve Kanadalı bilimadamlarının yaptığı araştırmanın sonuçları Clinical Oncology dergisinde yayımlandı.
Araştırmanın, bazı doktorların, özellikle yumurtalık ve testisler yakınını hedef alan radyasyon ve güçlü kemoterapi ilaçlarının, yumurta veya sperm hücrelerinin DNA’sı üzerinde uzun dönemli etkilere yol açıp açmayacağı yönündeki şüphelerini giderebileceği belirtildi.
ABD ve Kanada’da çocuk yaşta kanser hastası olan ve hastalıktan kurtulan 2 bin 800 kişi izlendi ve bu kişiler, yetişkinliğe kadar hamilelik ve doğumla ilgili anketlerle düzenli olarak kontrol edildi.
Bilimadamları, kanser tedavileri bittikten en az 5 yıl sonra doğum yapan eski hastaların 4 bin 700 bebeğinden sadece 129’unda (yüzde 3’den az), yarık damak, Down sendromu, kalp ve damar rahatsızlıkları dahil olmak üzere doğuştan gelen en az bir kusurun var olduğunu söylediler.
Çocukluk döneminde kanserden kurtulan kadınların, kemoterapi ve radyoterapi gördükten sonra çocuklarında doğum özürü görülme oranının yüzde 3, sözkonusu tedavileri görmeyen annelerin çocuklarında ise bu oranın yüzde 3,5 olduğu görüldü.
Kanser hastalığından kurtulan erkeklerde, kemoterapi ve radyoterapi görenlerin çocuklarında doğuştan özür görülme oranı yüzde 1,9, bu tedavileri görmeyenlerde 1,7 olduğu tespit edildi.
Radyoterapi ve kemoterapinin, büyüme çağındaki bir genç kızın rahmini etkileyebileceği ve sonrasında hamilelik sorunlarına yol açabileceği biliniyor.