Tekil Mesaj gösterimi
Alt 22 Haziran 2016, 23:04   #1
buse
Avatar Yok
Üyelik tarihi: 15 Nisan 2015
Mesajlar: 12,520
Aldığı Beğeni: 0
Beğendikleri: 0
Standart Beni ve birçok kişiyi ağlatan hikaye Bu Kadar Sevebilirmisiniz

Beni ve birçok kişiyi ağlatan hikaye

Bu Kadar
Sevebilirmisiniz ?...

biraz

uzun gibi ama kesinlikle okurken farkına varmadan bitirmiş
olacaksınız..

Bir otobüs durağında

karşılaşmışlardı ilk kez.... Biri tıpta okuyordu, öbürü mimarlıkta. O ilk
karşılaşmadan sonra, bir kere, bir kere, bir kere daha karşılaşabilmek
için, hep aynı saatte, aynı duraktan, aynı otobüse bindiler. Gençtiler,
çok genç... Birbirileriyle konuşacak cesareti bulmaları biraz zaman aldı
ama sonunda başrdılar. İkisi de her sabah otobüse bindikleri semtte
oturmuyorlardı aslında. Delikanlı arkadaşında kaldığı için o duraktan
binmişti otobüse, kız ise ablasında.... Sırf birbirilerini görebilmek
için, her sabah erkenden evlerinden çıkıp, şehrin öbür ucundaki o
durağa,
onların durağına geldiklerini, gülerek itiraf ettiler bir süre sonra...

Okullarını bitirince hemen

evlendiler. Mutluydular hem de çok mutlu... Bazen işsiz, bazen parasız
kaldılar ama öylesine sıkı kenetlenmişti ki yürekleri ve elleri hiçbir
şeyi umursamadılar. Ayın sonunu zor getirdikleri günlerde de ünlü bir
doktor ve ünlü bir mimar olduklarında da hep mutluydular. Zaman aşımına
uğrayan, alışkanlıklara yenik düşen, banka hesabında para kalmadığı için
ya da tam tersine o hesabı daha da kabarık hale getirmek uğuruna
bitip-tükeniveren sevgilerden değildi onlarınki... Günler günleri, yıllar
yılları kovaladıkça sevgileri de büyüdü, büyüdü... Tek eksikleri
çocuklarının olmamasıydı. Zorlu bir tedavi sürecine rağman çocuk sahibi
olmayınca, "bütün mutlulukların bizim olmasını beklemek, bencillik olur"
diyerek devam ettiler
hayatlarına. Çocuk yerine, sevgilerini büyüttüler...
"Senin için ölürüm" derdi kadın, sımsıkı sarılıp adama ve adma "Hayır, ben
senin için ölürüm" diye yanıt verirdi hep...

Bazen eve geldiğinde,

aynanın üzerinde bir not görürdü kadın, "Bir tanem, kütüphanenin ikinci
rafına bak...." Kütüphanenin ikinci rafında başka bir not
olurdu, "Mutfaktaki masanın üzerine bak ve seni çok sevdiğimi sakın
unutma" Mutfaktaki masadan, salondaki dolaba sevgi dolu notları okuya
okuya koşturan kadın, sonunda kimi zaman bir demet çiçek, kimi
zaman en sevdiği çikolatalar, kimi zaman da pahalı armağanlarla
karşılaşırdı... Aldığı hediyenin ne olduğu önemli değildi zaten....

Hayat ne kadar hızlı akarsa

aksın, işleri ne kadar yoğun olursa olsun hep birbirlerine ayıracak zaman
buluyorlardı bulmasına ama kırklı
yaşların ortalarına geldiklerinde, daha
az çalışmaya karar verdiler. Adam, hastaneden ayrıldı ve muayenehanesinde
hasta kabul etmeye başladı. Kadın da mimarlık bürosunu kapadı ve sadece
özel projelerde görev aldı.
  Alıntı Hızlı Cevap