Güney Afrika Cumhuriyeti’ne yaklaşık 12 saat uçuştan sonra Cape Town’a inebilirsiniz. Cape Town, kara kıtanın en keyifli yerlerinden biri olup, okyanus kıyısında bulunan bir deniz şehridir. Cape Town’ a gezmeye “Masa Dağı” nı gezmekle başlayabilirsiniz.
Masa Dağı, burada yapılabilecek en güzel turistik etkinliklerden bir tanesi ve manzarasıyla iki okyanus tarafını çok rahat bir şekilde gözlemleyebilirsiniz. Ayrıca şehri de izleyebilirsiniz. Masa Dağı’na çıkmak da ayrı bir keyiftir. Dağa çıkarken 360° dönen teleferiklerle çıkıp dağın eteklerinde canlı bir anı bırakabilirsiniz.
Masa Dağ’ından sonra şehrin renkli kenti ve Müslüman Mahallesi olarak bilinen Bo-Kaap semti gezmeye değer ve özellikle fotoğrafçılar için çok renkli bir atmosferdir. Daha sonra akşam aktivitesi için bütün Cape Town sakinlerinin de tercih ettiği Waterfront bölgesi; rıhtım keyifli olacaktır. Victoria ve Albert rıhtımı diye adlandırılan ve İngiliz usulü alışveriş merkezi gibi binaların bulunduğu keyifli bir semt ve güzel bir deniz mahsulü öğünü yapabilirsiniz.
Cape Town ’da birkaç gününüz olacaktır ve bir gününüzü Robben adasına ayırabilirsiniz. Waterfront’dan teknelerle Nelson Mandela’nın hapis yıllarının bir kısmını geçirdiği Robben adasındaki hapishane ziyaret edilebilir. Ardında da Cape Town’daki turunuza şehrin parlamentosunun bulunduğu Company’s Garden yoluyla devam edebilirsiniz. Company’s Garden da kiliseden başlayabilirsiniz. Company’s Garden; 1650’li yıllarda Doğu Hindistan Şirketi’nin açtığı bir sebze meyve bahçesidir. Burası ülkenin üç başkentinden biri olan Cape Town’ın yasama meclisini görebilirsiniz. Zira Desmond Tutu’nun 1989’da 30 bin kişiyle başlattığı “Özgürlük Yürüyüşü” nün de aynı zamanda anılarının geçtiği yerdir. Ardında sırayla, Köle müzesini, Iziko müzesini, İnsanlık Tarihi müzesini görebilirsiniz.
Cape Town’ da geçirilen bir gün içerisinde Sight and Sound’da güzel bir balık restaurantta yiyebilirsiniz. Bölgenin bol okyanus ürünlerinden birini tercih edebilirsiniz. Güney Afrika’da gideceğiz her şehirde karşınıza değerli taşlar çıkacaktır. Mavi pırlanta olarak adlandırılan tanzanitler veyahut elmaslar karşınıza çıkacaktır. Bilindiği gibi dünyanın en çok altın rezervlerine sahip olan bu ülkede altın aksesuarlar da satın alabilirsiniz.
Cape Town’dan trenle sadece 1 saat uzaklıkta yer alan Simons Town’a gelerek, 15 dakika yürümeyle Boulders Beach’ e gelmelisiniz. Çünkü burada dünyaca ünlü Afrika Penguenlerini görebilirsiniz. Burada zevkli birkaç saat geçirdikten sonra şehre dönerek tıklım tıklım dolu olan ve sadece muhteşem günbatımını seyretmeye gelen binlerce insanla Signal Hill’de buluşabilirsiniz. Bu manzarayı kaçırmadığınıza değecek bir görüntü izleyeceksiniz.
İçinizi hem serinletecek hem de ısıtacak çok eski bir şarap çiftliğine gitmeye ne dersiniz. İşte orası Constancia Wineland, bu şehre gelen çoğu turistin uğradığı bir yerdir. Bu şehre gelmişken sadece 2 saate teknelerle dünyanın en güzel okyanus manzarasını izleyebileceğiniz ve şahane bir kıyı şeridine sahip olan Cape Point (Ümit Burnu) e gitmeden turunuzu kesinlikle tamamlamamalısınız. Bu muhteşem adayı bisikletlerle çok keyifle bir gezinti yapabilirsiniz.
Eğer fok balıklarının gerçek yaşantısını merak ediyorsanız, buraya gelmişken görmeniz mümkün. Bunun için Hout Bay’a ulaşıp, buradan balıkçı tekneleriyle Seal Land’a yani Fok balıklarının olduğu adaya ulaşabilirsiniz. Burada muhteşem doğa ortamını fotoğraflayabilirsiniz.
Güney Afrika da bir turist gezerken, öncelikle güvenlikten endişe duyar ama Cape Town, gerek rıhtımıyla ve gerekse caddeleriyle, yani genel yapısı itibariyle çekici bir şehirdir. Daha sonra akşam çökmeden önce, beşe kadar açık olan Green Market’i gezebilirsiniz. Afrika yerlilerinin el sanatlarından oluşan güzel bir yerli pazardır. Buradan ahşap işi ve hediyelik eşyalar satın alma imkânınız vardır. Cape Town’ da akşam saatlerinde Afrika müziklerini, Mama Afrika Restaurant başta olmak üzere yerel müziğin yapıldığı barlar yer almaktadır.