İstanbul, rüyaların şehri, krallıkların, devletlerin merkezi olmuştur. Yüzyıllar boyu üzerinde yaşamış milletlerin kültürleri, halen etkisini göstermekte, şehirde atılan her adımda bambaşka tatlar alınabilmektedir. Günümüzde ise, her modern gezginin, turistin tarihsel yapısı, sanatsal yönü ön planda olan tarihi metropol kentidir, özellikle müzelerin bakış açılarından şehrin tüm geçmişi, bugünü öğrenilebilir.
Şehirde tarih sizi asla yalnız bırakmaz, her köşe başından döndüğünüzde, ara sokaklarda, nerede olursanız olun bir müzeye kabaca 10 dakika yürüme mesafesindesinizdir. Peki tarihin arka kapısına açılan, modern zamanların elçisi bu müzelerden hangileri görülmelidirler?
PERA MÜZESİ
Pera, 1893 yılında ünlü mimar Achille Manousos tarafından kurulmuştur ve 2005 Temmuz ayından beri müze olarak topluma kazandırılmıştır. Son günlerde muazzam bir restorasyon yapılan müzede, Anadolu medeniyetlerinin, medeniyetin ilk zamanlarındaki eserlerinden, Kütahya kalıntılarına, oryantal yağlı boyalara kadar çok geniş yelpazede ürün sergilenmektedir. Müzeyi asıl üne kavuşturan ise, Osman Hamdi’nin ‘’Kaplumbağa Terbiyecisi’’ adlı muazzam eserini içerisinde bulundurmasıdır.
ATATÜRK MÜZESİ
Kurtuluş Savaşından önce, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün yaşadığı, 1918-1919 yılında kullandığı evdir. 1908 yılında inşa edilmiş, 1943 yılında restore edilmiş ve 1981 yılında müze olarak açılmıştır. En üst katı yalnızca ailesine ayrılmış, orta ve alt katlarını ise Atatürk ve onun yaverleri kullanmıştır. Atatürk’ün hayatından bilinmeyen birçok fotoğraf, elbise, sahip olduğu eşya ve resimler içeren müze kesinlikle görmeye değerdir.
AYASOFYA MÜZESİ
Tarihi Bizans kilisesi, bir diğer adı ile Hagia Sophia, Bizans Krali I.Justinian tarafından yaptırılmış ve en ince mimarisine kadar uzun süren çalışmaların ürünü olmuştur. İstanbul’un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet tarafından camiye çevrilmiştir ve son olarak cumhuriyetin ilanından sonra müzeye çevrilmiştir. Günümüzde İslam ve Hristiyan mimarisini harmanlanmış halde bulunan en önemli yapıların başında gelir ve her yıl binlerce turist, bu mucize yapıyı görmek için Türkiye’yi ziyaret etmektedir. Kesinlikle tecrübe edilmesi gereken bir müzedir.
TOPKAPI SARAYI MÜZESİ
Topkapı Sarayı, Osmanlı Devletinin sultanlarının, yüzyıllar boyu evi olmuştur. Cumhuriyetin ilanından sonra saray da müzeye dönüştürülmüş ve halka tamamen açılmıştır. Osmanlının günlük yaşantısına dair birçok eser, kalıntı, giyim kuşam burada bulunmaktadır.
ARKEOLOJİ MÜZESİ
Mimar Vallaury tarafından, ünlü Türk ressam Osman Hamdi’yi ilham alarak inşa edilmiştir. Yunan, Roma, Anadolu kalıntıları, tüm ihtişamı ile ziyaretçilerini beklemektedir ve özellikle Büyük İskender’e ait eserler ziyaretçilerde ilgi uyandırmaktadır. Birkaç saat içerisinde kolaylıkla gezilebilir.
İBRAHİM PAŞA SARAYI ( TÜRK İSLAM MÜZESİ )
İstanbul’un en önemli müzesi demek, Türk İslam Müzesi için oldukça doğrudur. 16. Yüzyılda yapılan ve Kanuni Sultan Süleyman tarafından, İbrahim Paşa’ya bağışlanan muazzam mimari yapı, Osmanlı saray hiyerarşisinin önemli bir noktasıydı. İbrahim Paşa öldükten sonra saray, önce askeri baraka, ardından da müze olarak tarihte yerini almıştır. İçerisinde özellike ünlü olan, el yazması dini kitaplar, yine el işi halı ve kilimler eşi benzerine az rastlanılır güzelliktedir.
SARAY MOZAİKLERİ MÜZESİ
İstanbul’un tarihi bölgelerinden Sultanahmet’te yer alır, hemen Sultanahmet Cami yakınlarında bulunur ve özellikle Bizans dönemine ait etkileyici mozaiklere ev sahipliği yapar. Özellikle tabandaki mozaikler adeta mimarinin en ince ayrıntıları kullanılarak, daha da önemlisi günümüze kadar tahrip olmadan gelebilmiştir.
İSTANBUL OYUNCAK MÜZESİ
Şehrin en yeni müzelerinden birisidir. 23 Nisan 2005 yılında hizmete açılmıştır. Sunay Akın’ın yaklaşık 10 yıl boyunca ülke ülke, şehir şehir gezerek topladığı oyuncaklarını sergilediği müzedir. Görülebilecek en şirin ve ilginç müzelerin başında gelir, 7’den 70’e herkes tarafından görülmesi tavsiye edilir.