Prens Adaları'ndan biri olan Kınalıada İstanbul'un en küçük adası olma özelliğine sahiptir. İstanbul'da Avrupa yakasında da Anadolu yakasında da ikamet eden herkesin rahatlıkla Kabataş’tan hareket eden vapurlarla 1 saatte, deniz otobüsleriyle 40 dakikada, Bostancı’dan hareket eden motorlarla ise 30 dakikada varabileceği rahatlıkta bir ulaşım şansı vardır. Adalar istikametinde uğranılan ilk ada olması Kınalıada'yı şehre yakın, kaçamak yapılabilecek yerlerin arasında bulunduran; bozulmayan doğası ve insanlarıyla da her zaman güzel bir seçenek yapmaktadır.
Kınalıada'ya gün geçtikçe ziyaretçi sayısı eskiye nazaran azalsa da özellikle yaz sezonunda iskele yanındaki plaj ve kumsallarında yer bulmak oldukça zordur. Kınalıada'da denize girebilmek için birçok ücretli tesis yer almaktadır. Kumluk Plajı ve Kamos Beach Club , işletmeler arasında en çok tercih edilen plajlardır. Diğer Prenses adalarında da olmadığı gibi burada da fayton gezintisi yapılmaz ama adayı yaklaşık yürüyerek yaklaşık yarım saatte dolaşabilme imkanına sahipsiniz. Rengarenk çiçeklerin, mis kokan erguvanların, her yolu denize bakan eşsiz sokaklarıya Kınalıada size kendinizi eşsiz bir masalda hissettirecek. Kınalı'nın batısına düşen Çınar Tepesi ve hemen yanındaki Teşvikiye tepesinin yükseklikleri yaklaşık 115 metre kadardır. Ayrıca bu tepenin üzerinde Hristo manastırı bulunur. Rivayete göre Mazlazgirt savaşı sonunda bozguna uğramış ve esir düşmüş IV. Romanos Diogenes (Romen Diyojen), yaklaşık 1070 yıllarında gözleri kör edilmiş bir şekilde bahsettiğimiz Hristo Manastırına kapatılmıştır. Ancak bir yıl kadar yaşadıktan sonra ölmüştür. Mezarının da bugün Kınalıada'da yer alan yetimhanen hemen yanında olduğu söylenmektedir.Ayrıca Kınalıada taş bakımından zengin bir dokuya sahiptir. Bizans zamanında buradan çıkarılan taşlar ile surlar inşa edilmiştir.
Kınalıada gezimizde bu tarihi yerleri ziyaret ettikten sonra güzel ada manzarasında küçük pansiyonlardan birinde yaklaşık 25 tl'ye güzel bir kahvaltı yapabilirsiniz. Ardından da kiralayacağınız bir bisiklet ile kendinizi sokak aralarında kaybolmaya bırakıp sakin bir gezinin rahatlığı ile ödüllendirebilirsiniz. Keyifli turunuzu Bahar pastanesinin enfes dondurmalarından birisini yemeden tamamlamayın.
Güzel bir turun ardından çarşı içerisinde yer alan yarım asır önce inşa edilmiş adanın tek camisinin mistik havasını ziyaret edebilirsiniz. Ardından da 130 yıl önce inşa edilen Rum Ortodoks Kilisesi ile adadaki tek Ermeni kiliseyi ziyaret ederek, en son İkiz evler diye adlandırılan uzaktan görünen muhteşem mimariye sahip beyaz renkli, birbiriyle aynı yapıdaki konaklar ile ziyaret edilecek yerleri tamamlayabilirsiniz.
Ayrıca Kınalıada'da pansiyonlar boyunca deniz eşliğinde balık yiyebileceğiniz salaş mekanlar olduğu gibi 4-5 tane de şık restoran bulunmaktadır. Deniz kıyısında ışıklı İstanbul manzarasında dilediğiniz tüm balık çeşitlerini ve enfes deniz mahsullerini, eşsiz sunumlar ile bir kadeh şarabınız ya da rakınız eşliğinde tatlandırabilirsiniz. Öyle ki yalnızca bu akşam yemeği için Kınalıada'ya gelip son akşam vapuru ile geri dönen yolcu sayısı yadsınamayacak bir miktar içermektedir.