Evcilik oynarken çoğu kız çocuk anne rolünü alır. Genetik kodlarımız mı diyelim, yaratımdan geliyor mu diyelim, ne dersek diyelim, annelik dişilerin iliklerine kadar işlemiştir. Babalık ta öyle, erkek çocukları da annelerini esas alan bir kadın modelinin peşindedir çoğu zaman. Ve hatta biraz da babaannelerinin. Hal böyle olunca, günün birinde bağlanma sorunları, çalışma hayatı, bekarlık eğlenceleri falan filan derken, sosyal hayatın getirdiği handikaplar bir miktar aşılır ve asgari müştereklerde anlaşılarak tanımlanmış eş konumuna en yakın aday seçilir ve nihayet bir cesaret evlenilir. O güne kadar olmadığınız biri gibi davranmaya başladığınızı fark edersiniz. Bunu ben mi yapıyorum, ben böyle değildim, Allah Allah nasıl böyle bir şey yaptım, bu ben olamam gibi cümleler kurulmaya başlanır hayatınızda. Yeni bir hayata geçtiniz çünkü. Eşiniz sizin, siz de onun hayatının içine geçtiniz. Yepyeni bir enerjinin içindesiniz. İçinizdeki nesillerinizden gelen anne modeli, eşinizin nesillerinden aktarılan eş modeline uyumlanmaya başlar ki, yeni nesil bebekler de bu ortama doğacaktır artık. Yeni nesillerde üstlenilecek roller hemen hemen akan enerjinin ışığında belirlenmiş gibidir, her iki ailenin matrikslerinden gelen enerjiler işin içindedir.

Astrolojik olarak karakteri ve yaşam koşullarının yaklaşık olarak ne olduğu kestirilebilir. Kaderinde karşısına çıkma olasılığı olan kısmetler de görülebilir. Ama bilindiği gibi kısmetler seçilir ve kader kişi tarafından cüzi iradenin elverdiğince çizilir. İşte tam da bu kadim bilgilerin ayrı ayrı değil hep birlikte işlediğini ve bilgilerin bir şekilde parçalanıp ayrı ilimler gibi aktarıldığını görürüz. Hal bu ki, bilgiler ayrı ilimler gibi görünse de aslında birbirlerine hizmet eden, bütünün parçalarıdır.

İnsanoğlunun geleneksel sorunu bir olma yetisinin kaybı, içte bölünme ve ardından her açıtan dışta bölünme olduğundan, bunun idraki biraz zaman almaktadır. Aile Dizimi de bu yaşamsal destek üniteleri bütününün önemli bölümlerinden biri olup, tam da burada işlevini kazanmakta, yapılan dizim çalışmalarında kişinin idrak etmesine tanınan olanakla bu kadersel değişim dönüşüme morfogenetik alanın açılması ile katkı sağlanabilmektedir. Yeter ki kişi buna gönüllü olsun.

Kişide gerçekleşen nörolojik değişimler, iç organlarından vücudunun her hücresine hatta zerresine kadar işler. İdrak ile ruhta başlayan hareketlerin tamamı bedende vücut bulur ve zihin de buna eşlik eder. Zihin korku blokları ile perdeleri kalınlaştırmak yerine akışına bırakmayı öğrenmeye başlar. Bu teslimiyet duygusu, yaratıcı güç ile bağlantıyı kolaylaştırır. Teslimiyeti bir an için bile olsun hissetmek, minik bir zerremizde hareketi sağlamak önemlidir. Çünkü artık enerjimiz eskisinden farklı akacaktır. Hem de bizim o zerremizden ummadığımız bir genişleme ve nefeslenme hissi ile. Böylelikle artık biraz gözümüzü açıp kendimize, içimize, daha da önemlisi bedenimize bakabilmeye başlarız. Bedenimizdeki katı noktalar ölü noktalardır. Artık hissi tölare etmeye dayanamayıp, katılaşarak duran, donan, ölen noktalar. Bu noktalara nefes gitmeye başladıkça, oksijen aldıkça lenfatik ve nörolojik sistemimiz, kan dolaşımımız işlevlerini olması gerektiği gibi yerine getirmeye başlar.

Dejenere olmuş dokular beslenir ve sağlığına kavuşur. Bağışıklık sistemi ile beden uzlaşır. Faydalı bakteriler ve faydasızlar dengeleri kurulmaya başlar. Havasızlıktan Mutasyona uğramaya başlamış hücreler, oksijen alabilir olduklarını görür ve iyileşme haberleşmesi bedene yayılır. Şimdi zihin, sağlık sinyallerini aldıkça coşar, karanlık düşünceler ışık almaya, vesveseler yerini umuda bırakmaya başlar. Her açıdan sağlıklı enerjinin içinde bir yaşam oluşur. Böylelikle ister karmik olarak algılayın, ister DNA ile aktarıldığına inanın, isterseniz öğrenilmiş davranışlar ve daha birçok tanımın içine sokun, kadersel bir dönüşüm gerçekleşir. Artık nesiller boyu aktarılan bloke enerjiler bir nebze olsun rahatlamış, ortak vicdan kıskacından çıkılmış, evlatlara aktarılacak taptaze yaşam dolu bir enerji, sunulabilir hale gelmiştir. Sevginin rahat aktığı yerde yaşam akar, sağlık akar, nefes akar, aile ferahlar, her bireyin olduğu gibi çocukların da alanı genişler ve ufukta görülen manzara güzelleşir. Bert Hellinger’ e şükran duygumla sonsuz teşekkürler.


SERAP AKIN
Aile Dizimi Grup Danışmanı