|
Yeni Konu Aç Konuyu Cevapla |
LinkBack | Seçenekler | Arama | Stil |
18 Ekim 2015, 20:39 | #1 |
Üyelik tarihi: 15 Nisan 2015 Mesajlar: 12,520 Aldığı Beğeni: 0 Beğendikleri: 0 | Antep Mutfağının Özellikleri Gaziantep, tarihi İpek Yolu üzerinde bulunan zengin mi zengin bir şehir, zengin mi zengin bir mutfak. Zaman içerisinden sayısız tatlar biriktiren Antep mutfağı sizi bereketli ve kocaman bir sofraya davet ediyor. Gaziantep’in ilk sahibi Hristiyanlar iken 10. yy’dan itibaren Oğuz boyları bu bölgeye yerleşmeye başlıyor. Beraberinde de coğrafi ve kültürel varlıklarını bölgeye taşıyorlar. Hal böyle olunca eski Türk’lerde sofraların baş tacı olan et, Antep mutfağında yerini buluyor. Bu mutfaktaki en önemli lezzet ayrıntısı ise bölge ikliminde yetişen ot ve baharatlardan geçer. Antep mutfağında yemek hazırlanırken korunan ilginç inançlar bulunur. Örneğin, şire (şerbet) yapılırken yapan kişi çevresinde bulunan mutlu çiftlerin isimlerini zikreder. Gün batımından sonra tencere, tava gibi dibi islenen şeylerin verilmesinin uğursuzluk getirileceğine inanılır. Köfte yuvarlanırken iki üç tanesi üst üste gelirse misafir geleceğine inanılır. Ramazan ayından bir iki gün önce en güzel yemeklerin yapıldığı sofralar kurulur, oraya özgü bir deyişle ‘him’ basılır. Ramazan ayı boyunca oruç tutulacağı için bu sofrada sohbetler edilir, içkiler içilir ve aç-susuz kalınacak günlerin acısı bir anlamda önceden çıkarılır. Antep’in en ünlülerinden; Antep fıstığı tam anlamıyla vitamin ve mineral deposu. İçeriğinde bol miktarda bulunan fosfor ve demir sayesinde özellikle çocuklarda zekâ gelişimine ciddi katkısı vardır. Evliya Çelebi Antep’i dünyanın göz bebeği olarak nitelendirirken Antepliler bu yeşil altını Ayıntab-ı Antep yani Antep’in gözbebeği olarak değerlendirirler. Gaziantep’te Temmuz sonlarına doğru bir telaş başlar. Özellikle baklava yapımında kullanılan yeni yeni pembeleşen boz fıstıklar toplanır. Bu yeşil altının yörede şöyle bir efsanesi bulunur; iki kız kardeş tarlada çalışırlarken bir ihtiyar yanlarına yanaşır ve büyük olandan yiyecek bir şeyler ister, kız da bir parça kuru ekmekle bir parça soğan verir, ihtiyardan gelen cevap “Ektiğini biçesin” olur. İhtiyar oradan uzaklaştıktan bir zaman sonra tekrar gelir, bu sefer küçük kızdan yiyecek ister. Küçük kız ablasının aksine ihtiyarı iyi ağırlamak ister ve yaptığı helvadan ikram eder. İhtiyarın cevabı yine değişmez; “Ektiğini biçesin” der ve uzaklaşır. Aradan bir zaman sonra bizim abla kardeşin ektiği tohumlar boy göstermeye başlamış, büyük ablanın tohumlarından acı biberler çıkmış, küçük kardeşinkilerdense fıstık ağacı boy göstermiş. O günden bu güne Antep’liler ne biberden soğandan ne fıstıktan vazgeçmemişler. Antep sofrasının ünlü yemekleri;
|
Alıntı Hızlı Cevap |
Yeni Konu Aç Konuyu Cevapla |
Bookmarks |
Seçenekler | Arama |
Stil | |
|
Forum | Günün Sözü |
Powered by vBulletin® Version 3.8.9 Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd. |