http://gercekbasari.com/wp-content/u...ari-fobisi.jpg


İnanç bir insanın mahremidir. İnsanın sorgulanmayacak özel bir bölümüdür. Kişinin neye inandığı bilgiye dayanmaz. Kesin bildiği bir şeye inanması beklenemez. Örnek olarak ‘televizyon elektrikle çalışır’ dediğimizde buna inanmasına gerek yoktur. Bunu bilir. Ama ‘televizyon seyretmek hastalık yapar’ dediğimizde bunun kesin verileri olmadığı için ister inanır, isterse inanmaz. Herkes için inanç, farkındadır yada değildir, önemlidir. Çünkü insanları, bilginin bittiği noktada inançları yönlendirir. Bu yüzden inanç önemlidir.

Peki bilginin bitip de inanca, yani geleceğe baktığımız kısımda ne yapmalıyız? Bu durumda sorulması gereken soru: ‘Ne yapmalıyım da inancı artırabileyim? İnancı nasıl artırabilirim?’ Bu sorunun birkaç cevabı vardır. İlk cevap da tekrar edilmesidir. Bir şeyi ne kadar çok tekrar ederseniz o kadar çabuk inanca dönüşür. Aynı ‘Bir kişiye kırk kere deli dersen, deli olur’ atasözünde olduğu gibi. Aynı şekilde bir insana defalarca ‘başarılısın’ denirse, başarılı olma potansiyeli o kadar artmaktadır. Bunu zamana yayarak, yani her gün ve başka insanlar tarafından söylenince, kişi yüzlerce defa duymuş olur. İnancı da bu yönde şekillenir.


İkinci bir husus da örnek almaktır. İnsanın bir konuya inanması için o konuya dair örnekler bulması gerekir. Anne-Baba örnek oluşturabiliyorsa çok güzel bir durumdur. Ama o konuda anne-baba yeterli değilse çevreden örnekler bulunması lazımdır. İnsan kendi hayatından da örnekler bulabilir. Daha iyi yaptığı bir şeyi daha kötüye örnekleyebilir.

Kendine güvenin esas noktası ‘ÖZGÜVEN’dir. Özgüven için yapılması gerekenleri de şu başlıklarda toplayabiliriz:

İnsan, özgüveni ne kadar yüksekse o kadar çok kendine inanır. Kendine inanmayı başaran da hedeflerini başarmaya inanmaktadır. O yüzden insan kendisine, çocuklara, gençlere, kısaca herkese başarılar sunmalıdır. Ufak bir şeyi yapıp bitirme başarısı gibi. Bu başarı heyecanıyla kuvvetlenen inanma gücü, hedeflere inanma ve varma potansiyelini de artırır.