Dünyadaki ilk ve en eski müzelerden biri olan Hermitage Müzesi Rusya’nın St. Petersburg şehrinde bulunur. 1764 yılında Çariçe II. Katerina tarafından kurulan bu müze bir sanat ve kültür müzesidir. Müzenin dünyadaki en büyük yağlı boya koleksiyonunu da içeren 3 milyon parçalık koleksiyonu çok büyük bir yer kaplamaktadır. Peki, bu muazzam müze nasıl gezilir, gezerken vakit ayarlaması nasıl yapılmalıdır, müzede hangi değerli eserler bulunur ve nelerin mutlaka görülmesi gerekmektedir?
Daha önce kraliyet sarayı olan Hermitage Müzesi’ni ziyaret etmenin en iyi zamanı ilkbahar ve kış mevsimleridir. Bu zamanlarda daha az turist olacağından uzun giriş sıralarını beklemeniz gerekmez. Eğer yazın gelmek istiyorsanız müzeyi gün ortasında tur grupları öğle yemeğindeyken ziyaret etmeniz önerilir. Müze pazartesileri kapalıdır. Diğer günlerde de kalabalıktan sıyrılmak için müze biletinizi erken almakta fayda var. Ayrıca müzeyi her ayın ilk pazartesinde ücretsiz olarak ziyaret edebilirsiniz. Ufak bir hatırlatma: Girişte küçük çantalar hariç bütün eşyalarınızı vestiyere bırakmak zorunda olduğunuzdan yanınızda getireceğiniz eşyaları önceden hazırlamanız size zaman kazandırabilir.
Çok büyük bir müze olan Hermitage Müzesi’nde kaybolmak gerçekten çok kolay. Eğer müzeyi ilk defa ziyaret edecekseniz gitmeden önce müzenin internet sitesini ziyaret etmeniz önerilir. Bu site birçok galerinin sanal turunu sunduğu için müzeye gelmeden nereye gideceğiniz hakkında bir bilgi sahibi olursunuz. Müzeye vardığınızda ise bilgilendirme noktalarından yararlanabilirsiniz. Müzeye ilk defa gelenler genelde rehberli turları kullanılırlar. Bu turlar sizi müzede dolaştırırken en önemli sergileri ve parçaları size gösterdikleri için oldukça faydalıdır. Müzeyi kendiniz gezmek isterseniz müzenin çok fazla sayıda olan muhteşem Neva Nehri manzaralı pencerelerini sağda veya solda tutun; böylece müzenin en güzel yerlerini bulmuş olursunuz.
Ulusal Rus tarihiyle sanat ve kültürü birleştiren bu müzeye kesinlikle planlı, organize ve ön araştırma yaparak gelmeniz lazım. Öylece gezmek için uğrarsanız birçok eşsiz sanat eserini gözden kaçırabilirsiniz. Eğer müzenin hakkını vermek istiyorsanız bu muhteşem yere bir günden fazla ayırmalı ve önceliklerinizi iyi belirlemelisiniz. Ayrıca müzenin hepsini bir anda gezmek yerine ilgilendiğiniz çağın koleksiyonlarını daha geniş bir biçimde rahatça incelemeniz önerilir. Örneğin, Batı Avrupa sanat koleksiyonuna ilginiz varsa dört ana binanın ilk ve ikinci katlarını gezebilirsiniz ya da Rus sanatını yerinde incelemek istiyorsanız Kış Sarayı'nın ilk katındaki zengince dekore edilmiş doğu, batı ve kuzey tarafını ziyaret edebilirsiniz.
Müzede bulunan en değerli ve mutlaka görülmesi gereken sanat eserlerini ise şöyle sıralayabiliriz:

• Leonardo Da Vinci’nin “the Benois Madonna” ve “the Litta Madonna” tabloları
• Raphael’in “Conestabile Madonna” ve “Madonna with Beardless St. Joseph” tabloları
• Michalengelo’nun “Crouching Boy” adlı heykeli
• Pablo Picasso’nun Mavi Dönemi’ne ait tablolar
• Kasimir Malevich’in yağlı boya tablosu “Black Square”
• Rembrandt’ın yaklaşık iki düzeni olan tabloları, özellikle “Danaë” ve “Flora”
• Henri Matisse’nin tabloları
• Kış Sarayı’ndaki görkemli Jordan merdivenleri (Jordan Staircase)

Bunlarla beraber El Greco, Goya, Caravaggio, Monet, Renoir, ve Van Gogh’un eserlerini incelemeniz mümkün. Eğer mücevherlere ilginiz varsa altın hazine odalarındaki Yunan ve İskit mücevherlerini mutlaka görmelisiniz.
Uluslararası kültür ile politik tarihi birlikte sunan bu müzeyi gezerken aynı zamanda müzenin olanaklarından da faydalanabilirsiniz. Örneğin, girişin yakınında olan ana kafede uygun fiyatlarla karnınızı doyurabilir, aynı koridorda bulunan internet kafede maillerinizi kontrol edebilirsiniz.
Derler ki, Hermitage Müzesi’ni ziyaret etmeden St. Petersburg’a gelmiş sayılmazsınız. Siz de bu görkemli müzeyi ziyaret etmeden şehirden ayrılmamalısınız.