Dünyada en çok ziyaret edilen şehirlerin başında gelen Paris, tarihi güzellikleri ve görkemli binalarının yanında büyük bir sanatsal zenginliğe de ev sahipliği yapmaktadır. Dünyadaki en ünlü müzelerin bulunduğu şehirlerin başında gelen Paris, ziyaretçilerine görsel açıdan bir şölen sunmasının yanında, sanatsal anlamda da ziyaretçilerini mest etmektedir. Olağanüstü güzellikte yüzyıllık saray ve binaların içerisinde konumlanan müzeler, Paris'in en önemli simgelerindendir. Paris'te müzeleri gezmek için şehir kitapçığı edinmek ve müzelerin adreslerine ulaşmak açısından faydalı olacaktır. Bunun yanısıra Paris'te ayın ilk pazar günü müzelerin çoğuna giriş ücretsizdir. Gidilecek müzeyi önceden araştırmak ve hangi zaman dilimlerinde müzelerin ücretsiz gezilebileceğini öğrenmek yararlı olur.
Paris'te, dünyanın en büyük ve en eski müzesi olan Louvre ilk olarak gezilmesi gereken müzelerin başında gelir. 12. yüzyıl başlarında inşa edilen bu muhteşem yapı, 17. yüzyıldan itibaren müze olarak kullanılmaya başlandı. Yaklaşık 35.000 esere ev sahipliği yapan müzeyi hakkını vererek gezmek 1 yıl almaktadır. Müzenin dışındaki cam piramit, müzenin biletlerinin satıldığı yer olarak faaliyet göstermesinin yanında müzenin de simgesi olmuş durumda. İnternet üzerinden bilet almak, uzun kuyruklara takılmadan müzeye girmeye olanak sağlamaktadır. Girişte verilen kitapçıkta müzenin kat planları ve eserlerin sıraları yer almaktadır. Bu kitapçık üzerinde bir planlama yaparak, en çok görülmek istenen eserleri gezmek çok daha akıllıca olacaktır. Aksi takdirde bu devasa müzede kaybolmak dahi olasıdır. Louvre'da en önemli eser kuşkusuz İtalyan ressam ve düşünür Leonardo da Vinci'nin Mona Lisa adlı tablosudur. Özel bir bölümde korunaklı şekilde muhafaza edilen bu tablo, her gün hatırı sayılır bir ziyaretçi akınına uğramaktadır. Bir diğer önemli eser ise, Venüs de Milo heykelidir. Müzenin alt katında yer alan bu eser de ikinci önemli tablo olarak müzede yerini alır. Delacroix'in özgürlük adlı tablosu da görülmeye değer bir diğer tablodur. Bunun dışında yüzyıllara ayrılmış koleksiyonlar arasından seçim yapılarak eserler gezilebilir.
Bir diğer önemli Paris müzesi ise, Louvre müzesinin hemen karşısında bulunan Musee D'Orsay'dır. Eski bir tren istasyonu olan bu müze, harika bir mimariye sahiptir. Empresyonizm ve Post empresyonizm akımlarının en güzel ve en zengin koleksiyonlarının bulunabileceği tek müzedir. Van Gogh'dan Gaugin'e, Cezanne'dan Renoir'ya pek çok ünlü sanatçının en güzel eserlerine ev sahipliği yapan müzede, Cezanne'ın Apples and Oranges eseri, Van Gogh'un Starry Night Over the Rhone ve Renoir'nın Bal du Moulin de la Galette adlı eserleri en önemli ve değerli tablolar arasında yer almaktadır.
Musee de'Lorangerie ise bir diğer empresyonizm koleksiyonlarını içeren müzedir. Tueliers bahçesinin hemen yanı başında yer alan müze, huzur verici atmosferiyle ziyaretçileri kendine çekmektedir. Monet'nin Nympheas, Picasso'nun Grande nature morte ve Soutine'in Le Gros Arble Bleu adlı eserleri kesinlikle görülmesi gerekenlerin başında yer almaktadır.
Musee Rodin ise, Fransız sanatçı Auguste Rodin'nin eserlerine ev sahipliği yapmaktadır. Bütün eserlerini devlete bağışlayan Rodin, naturalizm ve sembolizm akımlarından etkilenmiş ve eserlerini bu temalarda yapmıştır.
Centre Georges Pompidou ise La marais bölgesi içerisinde yer alan ve olağanüstü modern bir mimariye sahip müzedir. Binanın iki katında çağdaş sanat eserleri yer almaktadır. Yaklaşık 65.000 eserin yer aldığı müzede sürrealistten pop arta kadar bir çok tarzda eser bulunmaktadır. Bunun yanında Matisse'in 240 parçalık koleksiyonu da bu müzede yer almaktadır. Müzenin en üst katına çıkıldığında da şehrin mühteşem silueti izlenip, fotoğraflanabilir.