Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin başkenti Girne, 33.500 kişilik nüfusu, harika denizi, körfezi ve limanlarıyla adeta bir cennet gibidir. Özellikle tatilcilerin ilgi odağı olan Girne tarihi, Truva Savaşına kadar uzanır. Girne, sayısız güzellikte otellere, kaliteli, gösterişli bir gece yaşamına ve oldukça işlek limana sahiptir. Ayrıca 14.000 öğrencisinin varlığı ile, şehirde oldukça fazla sayıda kültür ve sanat festivalleri olmaktadır.
Girne Limanı ve Kalesi
Girne, tarihi limanı ve kalesiyle ünlüdür. Limanların kavşağı denilen alanda, rengarenk, kaliteli restaurantlara, balıkçı botları ve yatlara rastlayabilir, hemen karşısında ise ihtişamlı ve sağlam görünüşü ile Girne Kalesini görebilirsiniz. Girne’yi bu kaleyi görmeden gitmek, çok büyük bir talihsizlik sayılabilir. Kalenin içinde geçmişin atmosferini hissedebilirsiniz. Kalenin içinde oldukça fazla sayıda tersaneler bulunur, bu tersaneler tarihteki ilk tersanelerdendir. Kaleden çıktığınızda hemen yan tarafta eski gemi bakım depoları göreceksiniz. Günümüzde bu bakım depoları restaurant, kafe ve yat kulüpleri olarak kullanılmaktadır. En önemlisi kale ve tüm tarihi bölgeler orijinal hali ile korunmaktadır.
Bellapais Manastırı
Manastır adını 1205 yılında Fransız Kralı King Hugh tarafından ‘’Abbaye de la Paix’’ olarak almıştır. Bellapais vadisinden, inanılmaz kaliteli ve estetik Girne manzarasını görebilir, fotoğraflayabilirsiniz. Dünyaca ünlü geleneksel Kuzey Kıbrıs Uluslararası Bellapais Müzik Festivali, Mayıs ve Haziran tarihlerinde her sene burada yapılmaktadır. Bu güzel yapı Kuzey Kıbrıs’ın mimari geçmişinde önemli ve özel bir yer tutmaktadır, görülmesi şiddetle önerilir.
Surp Magar Manastırı
Beşparmak Dağları ile Alevkaya bölgesi yolu üzerinde bulunan bu eski, yıkıntı ama bir o kadar da tarih kokan manastır, geçmişte Aziz Magar’ın yönetimde Ermeni hacıların geçtikleri yolda dinlendikleri, dua ettikleri bir binaydı. 1974’te Türklerin eline geçen binayı restore etme çalışmaları, Ermeni Kilisesi ile olan anlaşmazlık sebebiyle halen başlatılamamıştır ve bu değerli bina günden güne çürümektedir.
Lala Mustafa Paşa Camisi
Lala Mustafa Paşa Camisi ya da diğer adıyla Aziz Nicolas Katedrali, Kıbrıs’ın en ikonik anıt eseridir. 1300 yılında yapımı başlanmış katedral,ancak 1923 yılında yapım aşamasını tamamlamıştır. Geçmişte Kudüs kralların taç giyme törenlerinin yapıldığı bir bina olduğu için, binanın ihtişamına önem verilmiştir. Dönemin Fransız gotik mimarisinin en güzel eserlerindendir, ancak 1571 yılında şehrin Osmanlılar tarafından bombalanması sırasında iki kulesi ciddi hasar görmüş, ve tamir edilmemiştir. Osmanlıların eline geçtikten sonra camiye çevrilmiştir. Cami ve katedral olarak kullanılan binanın görülmesi önerilir.
Salamis Harabeleri
Roma İmparatorluğunun keşfettiği Salamis Harabeleri, eski zamanda şehir olarak bulunmuştur. İçerisinde oldukça büyük bir tiyatro ve dev taşlardan yapılmış Roma hamamları bulunmaktaydı. Agora pazarı, Zeus Olimpos Tapınağı, Kampanopetra Basilikası ve Granite Forum kenti bu alanda yer almaktadır.
Büyük Han & Lefkoşa
Asmaaltı meydanı, yani Lefkoşanın ticari hanları, tarihin en eski merkezlerinden birisidir. Yalnızca Lefkoşa’nın değil tüm Kıbrıs’ın en büyük ticari hanları buradadır. Kuzey Kıbrıs’ın kültürel tarihinde, halen ayakta olan iki Osmanlı ticari hanı büyük öneme sahiptir. 1982-2002 yılları arasında restore edilmiş ve günümüzde de Girne’nin el işi dükkanlarına, butiklerine ev sahipliği yapmaktadır.
Batık Gemi Müzesi
Bir balıkçının şans eseri MÖ 288, Helenistik Yunan dönemine ait tekneyi bulmasıyla başlayan Batık Gemi Müzesi tarihi, günümüzde bulunan geminin sergiye açılmasıyla devam etmektedir. Karbon testleri yapılarak geminin dünyanın en eski batık kalıntı gemilerinden birisi olduğu kanıtlanmıştır ve Girne’ye kadar gitmişken, görülmeye değerdir.