Şirketlerin finansman ihtiyacını karşılama yolları çok çeşitlidir. Kısa vadeli yabancı kaynak(kredi), uzun vadeli yabancı kaynak(kredi), halka arz edilmiş şirketler için tahvil ihracı yolu ve hisse senedi ihracı yolu,şirketlerin müşterilerinden sağladıkları kaynaklar gibi daha birçok finansman ihtiyaçlarını karşılama yolu bulunmaktadır. Bunlardan biri de örtülü sermayedir ve kullanımı Türkiye'de de gözlemlenmektedir.
Örtülü sermaye kavramını açıklarken birbirleriyle sıkı ilişkileri bulunan A ve B gibi iki şirketi ele alacağız. A ve B yürüttükleri ticari faaliyetler ile birlikte birbirleriyle sıkı ilişki içerisindedirler ve örneğin birbirlerinden sürekli ara malı ve/veya normal mal satın alıp faaliyetlerini gerçekleştirmektedirler. Örneğin A şirketinin ticari faaliyetleri B şirketinden aldığı mallar ile gerçekleşmektedir. A şirketi sürekli olarak B'den alım yaptığı için artık aralarında bir güven oluşmuş kabul edelim. Bununla beraber talepteki bir durgunluk nedeniyle A şirketi ürettiği malların bir kısmını satamayıp stoklara üretim yapmış olsun ve dolayısıyla öngörüldüğü gibi gelir elde edilememiş olsun. Bu suretle A şirketi B şirketine içinde bulunduğu durumu anlatıp yeni mal almaya kalktığında ve yeni aldığı malların ödemesini ileriki bir tarihte yapacağını temin ettiği durumda elinde kalan yani ödeme yapması gerekirken yapmadığı ödeme tutarı kadar bir pozitif sermaye elde etmiş olur. (Burada fazladan sermaye elde etmenin sadece bir yolu anlatılmıştır,örnekler çoğaltılabilir.) Elde edilen bu sermaye şirketin özsermayesinin %300'ünü aştığı takdirde bu oranın üzerindeki sermaye artık bahsi geçen şirketin örtülü sermayesi olarak kabul edilmektedir. Örneğin örnekteki yol ile A şirketi özsermayesinin %305'i kadar bir sermaye daha elde etti kabul edelim. %300'ü aşan kısım olan %5'lik sermaye artık A şirketinin örtülü sermayesidir diyebilmekteyiz.
Örnekte verilen oran ülkeden ülkeye değişiklik göstermektedir ve %300 oranı Türkiye için geçerli orandır. Örtülü sermayenin, şirketlerin özsermayesinin %300'ünü aşan kısmı olarak kabul edilmesi Kurumlar Vergisi Kanunu ile belirlenmiştir. Bu oranın bu şekilde belirlenmesinin altında yatan temel neden oluşacak vergi kaybının önlenmesidir. Örtülü sermaye de bir borçlanma yoluyla elde edilen sermayedir. Borçlanma yolu ile elde edilen sermayenin kurumlar vergisi kapsamına girmemesi söz konusu olduğundan ve şirketlerin vergi ödememek için sürekli olarak bu yolu tercih etmemelerini sağlayabilmek adına Türkiye için örtülü sermaye oranı %300'ü aşan kısım olarak kabul edilmiştir. Vergi kaybının yanında oluşan ve istenen bir durum olarak da; şirketlerin sermaye yapısının güçlü olmasının istenmesi karşımıza çıkmaktadır.