Japonların ikonik yiyeceği olan suşinin nasıl ortaya çıktığını merak ediyor musunuz? Dünya çapında geleneksel ya da yaratıcı sunumlarla sofraları ve damakları şenlendiren, modern mutfak kültürünün öne çıkan lezzetlerinden biri olan suşinin hikayesi oldukça eskiye dayanıyor. Kökeni Güneydoğu Asya
Bugün suşi olarak adlandırdığımız yiyeceğin doğum yerinin Güneydoğu Asya olduğu biliniyor. M.S. ikinci yüzyılda, buzdolabı olmadığı için et ve balığın tazeliğini uzun süre korumak ihtiyacından doğan bir yöntem bu efsane lezzetin ortaya çıkmasını sağlamış. Güneydoğu Asyalılar eti ya da balığı tuzlayıp tazeliğini koruması için pirince sararak birkaç ay mayalanması için bekletiyorlardı. Bu işlemin ardından etin daha uzun süre muhafaza edilebilmesi mümkün oluyordu. Yeterli zaman geçtiğinde ise pirinci temizleyip eti tüketiyorlardı.
Japonya’daki yolculuğu
Bu yöntem daha sonra balığın temel gıda olduğu iki bölgeye, Çin’e ve ardından da Japonya’ya yayıldı. Japonlar pirince sarılı balığı kendi yerel içecekleri ola sake ya da diğer bir adıyla pirinç şarabı ile fermente ediyorlardı. Yaklaşık on asır sonra insanlar fermantasyon sürecini desteklemesi için suşiye sirke eklemeye başladılar. Böylece etin hazır olması için eski yöntemde olduğu gibi aylarca beklemek durumunu ortadan kaldırdılar.
1800’lü yıllara gelindiğinde şefler suşi hazırlarken çiğ balık kullanmaya başladılar; bu yöntem günümüzde de pek çok suşi restoranında bulunabilen daha Edo tarzı suşi olarak biliniyor. Yaklaşık yüz yıl kadar sonra ise Tokyo’da küçük yiyecek tezgahlarının yaygınlaşmasıyla çiğ balığın şekilli pirinç üstüne yerleştirildiği nigiri suşi ortaya çıktı. İkinci Dünya Savaşı sonrasında balık satışında sokak tezgahlarının kullanımı hijyenik koşullar nedeniyle azaldı; ama nigiri tarzı şuşi yok olmadı.
Evrensel bir lezzet
Günümüzde dünya çapında bir yiyecek olan suşinin pek çok farklı alternatifi mevcut; et, deniz mahsulleri, pirinç ve yosun yaprakları dışında suşi yapımında yumurta, peynir, sebze, meyve gibi farklı malzemeler de kullanılıyor. Hem içindeki malzemeler hem de sunumuyla mutfak kültüründe yaratıcılığın sembolü olan suşi, düşük yağ içermesinin yanı sıra protein ve omega-3 yağ asitleri açısından zengin oluşuyla sağlıklı bir yiyecek olarak da kabul ediliyor.