Gargara Forum

Gargara Forum (http://gargara.org/index.php)
-   Kuran'ı Kerim (http://gargara.org/forumdisplay.php?f=3)
-   -   Fizilal-il Kuran Tefsiri - Münafikun Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub ) (http://gargara.org/showthread.php?t=14496)

buse 02 Mayıs 2016 20:22

Fizilal-il Kuran Tefsiri - Münafikun Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub )
 
Fizilal-il Kuran Tefsiri - Münafikun Suresi Tefsiri ( Seyyid Kutub )


1- Ey Muhammed! Münafıklar sana geldiklerinde " ahitlik ederiz ki , sen Allah'ın peygamberisin" derler. Allah ta bilir ki sen elbette, kendisinin peygamberisin. Bununla birlikte Allah münafıkların yalancı olduklarını da bilir.
2- Çünkü, onlar yeminlerini kalkan yapıp insanları Allah'ın yolundan alı korlar. Onların yaptıkları ne kötüdür.
Münafıklar Peygamber Efendimizin yanına gelip huzurunda O'nun Allah'ın peygambèri olduğuna şahitlik ediyorlardı. Ne var ki bu şahitlik sözden öteye geçmiyordu. Bununla gerçeği ifade etmek amacında değillerdi. Sadece asıl niyetlerini gizlemek, Müslümanlara karşı gerçek kimliklerini saklamak için bu sözü söylüyorlardı. Hz. Peygamberin Allah'ın elçisi olduğuna şahitlik etmek için geldiklerine ilişkin iddiaları yalandı. Oysa bununla güttükleri asıl amaç Müslümanları aldatmak ve bu sözle gerçek kimliklerini gizlemekti. Bu yüzden yüce Allah, Hz. Peygamberin kendi elçisi olduğuna ilişkin gerçeği vurguladıktan sonra münafıkların şahitliklerinin yalan olduğunu belirtiyor' "Allah da bilir ki sen elbette, kendisinin peygamberisin: ' "Bununla birlikte Allah münafıkların alancı olduklarım da bilir"
Ayet, dikkat çekici bir inceliğe ve özenle seçilmiş bir ifade biçimine sahiptir. Çünkü ayet-i kerime münafıkların sözlerini yalanlamadan önce Hz. Peygamberin Allah'ın elçisi olduğu gerçeğini dile getiriyor. Şayet bu vurgulama olmasaydı, ayetin zahiri açısından münafıkların yalanlanlamalarının şahitliklerinin konusu ile yani Hz. Peygamberin Allah'ın elçisi olduğu gerçeği ile ilgili olduğu düşüncesi zihinlerde uyanacaktı. Oysa bu ifade ile güdülen amaç münafıkların şahitlik ettikleri konuyu yalanlamak değildir. Asıl amaç onların sözlerini yalanlamaktır. Çünkü onlar gerçekten Hz. Peygamberin Allah'ın elçisi olduğu gerçeğini onaylamıyorlardı ve içtenlikle şahitlik etmiyorlardı.
"Onlar yeminlerini kalkan yaptılar...
Öyle anlaşılıyor ki, münafıklar, durumlarının ortaya çıktığı, herhangi bir komplo ya da yıkıcı bir plan peşinde koştukları öğrenildiği veya Müslümanlar için kötü bir söz söyledikleri duyulduğu her seferinde yemine başvuruyorlardı. iğrenç davranışlarının gerektirdiği yaptırımlardan korunmak için yemin ediyorlardı. Böylece yeminlerini arkasına sığındıkları koruyucu bir kalkan haline getirmişlerdi. Bu sayede kendilerine kananlara yönelik komploları, yıkıcı planları sonuçlandırmak istiyorlardı.
"İnsanları Allah'ın yolundan alı korlar."
Yalan yere söyledikleri yeminler aracılığı ile hem kendilerini hem de başkalarını Allah'ın yolundan alı korlar: "Onların yaptıkları ne kötüdür." insanları aldatmak ve saptırmak için yalan söylemekten daha iğrenç bir davranış var mıdır?
Ayet-i kerime münafıkların yalancı şahitliklerini, kandırma amaçlı asılsız yeminlerini, insanları Allah'ın yolundan alıkoyuşlarını ve yıkıcı faaliyetlerde bulunmalarını, iman ettikten sonra kafir oluşlarına, İslam'ı tanıdıktan sonra küfrü tercih edişlerine bağlıyor.
3- Bunun sebebi, onların önce iman edip sonra inkar etmeleridir. Bu yüzden kalpleri mühürlenmiştir artık onlar hiç anlamazlar.
Şu halde onlar imanı biliyorlar ama küfre dönmeyi imana tercih ediyorlar Kavrama yeteneği bulunan güzelliklerden zevk alabilen, canlılığını yitirmeyen bir kalbin imanı tanıdıktan sonra küfre dönmesi mümkün değildir. Yoksa, imanın tadına varan, onu gereği gibi tanıyan, varlıklarla ilgili imanı düşünceyi öğrenen iman aracılığı ile hayattan zevk almayı bilen, imanın temiz havasını soluyan, imanın parlak aydınlığı içinde yaşayan, imanın huzur verici gölgesinde serinlenen birisi tekrar çirkin, ölü, ıssız, kurak ve çorak küfür ortamına döner mi? iman ile küfür arasındaki derin farklılığın bilincinde olmayan, kavrayamayan, algılayama yan körelmiş, kindar ve nankör kişilerden başkası böyle bir cürüm işlemeye yeltenebilir mi?
"Bu yüzden kalpleri mühürlenmiştir; artık onlar hiç anlamazlar." Ardından surenin akışı münafıkların kişiliklerini çarpıcı biçimde ortaya koyar benzersiz ve olağanüstü bir tablo çiziyor. Bu tablo, insanlar arasında yer alan fıtratları dejenere olmuş, duyu organları körelmiş, bu grubu alay konusu yapıyor onların adiliklerini, basitliklerini alaycı bir ifadeyle ortaya koyuyor. Onları boşlukla, ıssızlıkla, körelmişlikle, korkaklıkla, ödleklikle, kindarlıkla, nankörlükle suçluyor. Daha doğrusu onları gülünçlüğün somutlaştığı bir heykel, bir hedef olarak varlık vitrinine dikiyor.
4- Onları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider, konuşurlarsa onların sözlerini dinlediğin zaman sanki elbise giydirilmiş (Bir yere dayandırılmış) kütük gibidirler. Her gürültüyü kendi aleyhlerine sanırlar. Onlar düşmandır; onlardan sakın. Allah onları kahretsin! Nasıl da Hak'tan döndürülüyorlar?
Şu halde onlar dış görünüş itibariyle insanın hoşuna giden cesetlerdirler. Algılayan ve algıladığına karşılık veren insanlar değildirler. Sessiz kaldıkları sürece göze hoş görünen. kalıplardırlar. Ama konuşmaya başladıkları zaman her türlü anlamdan, her türlü duygudan, her türlü heyecandan yoksun boş kalıplar oldukları ortaya çıkar. "Onların sözlerini dinlediğin zaman sanki kütük gibidirler." Fakat sadece kütük değildirler. Onlar "Bir yere dayandırılmış kütük gibidirler." Hiçbir canlılık belirtisi yok onlarda, bir duvarın dibine atılmış gibi hareketsiz duruyorlar.
Bu donukluk, bu soğukluk ve bu hareketsizlik onları ruhsal kavrayış açısından tasvir ediyor -şayet ruhları varsa tabi (!)-. Öte yandan sürekli bir tedirginlik, sürekli bir korku, sürekli bir sarsıntı içinde oluşları tasvir ediliyor:
"Her gürültüyü kendi aleyhlerine sanırlar."
Şu halde onlar münafık olduklarını; dış görünüşten, yeminlerden, sahte sevgi gösterisinden, kaypaklıktan oluşan ince bir perdenin arkasına gizlendiklerini biliyorlar. Bu yüzden her an gerçek durumlarının ortaya çıkması, arkasına gizlendikleri ince perdenin açılması endişesi içindedirler. Ayet-i kerime onları, sürekli etrafına bakıp duran, her hareketten, her sesten ve fısıldamadan ürken, gerçek kimliklerinin ortaya çıkmış olmasından korkan kimseler olarak tasvir ediyor!
Derinden kavrama, algılayan bir ruha sahip bulunma ve imanın mesajlarını algılama söz konusu olduğu zaman onlar bir kenara bırakılmış, dayandırılmış hissiz kütükler gibidirler. Mal ve can korkusu söz konusu oluğu zaman da rüzgarın önünde savrulan, inim inim inleyen kuru ve içi boş bir bitki artığı gibidirler.
Onlar her iki durumda da Hz. Peygamberin ve Müslümanların baş düşmanlarının somut örneğidirler:
"Onlar düşmandır; onlardan sakın."
Onlar gerçek düşmandırlar. Ordunun içine gizlenmiş, askerlerin safları arasına sızmış sinsi düşmanlardırlar. Bunlar açık ve dış düşmanlardan daha tehlikelidirler. "Onlardan sakın" Fakat Hz. Peygambere onları öldürmesi emredilmiyor. Tam tersine Peygamber Efendimiz, onlara karşı hikmet dolu, uzun vadeli, onların hilelerinden kurtulmayı garantileyen bir başka yol izliyor. (Az sonra bu tür bir ilişkinin bir örneğini göreceğiz.)
"Allah onları kahretsin! Nasıl! da Hak'tan döndürülüyorlar?"
Ne tarafa kaçarlarsa ve ne tarafa giderlerse gitsinler Allah onları öldürecektir. Yüce Allah'tan gelen bir temenni, bu temenninin anlamının kesin olarak gerçekleşeceğini ifade etmektedir. Onun isteği hemen yürürlüğe giren bir karardır. Geri çevrilemez ve buna alternatif bir karar verilemez. En sonunda onlarla ilgili bu karar yürürlüğe girecektir.
Surenin akışı münafıkların kalplerindeki kötülüğe, Hz. Peygambere yönelik art niyetlerine, buna karşın yüzüne karşı yalan söylemelerine işaret eden davranışlarını sayıp dökmeye devam ediyor. Bunlar münafıkların bilinen temel nitelikleridirler:


Tüm Zamanlar GMT +4 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 03:58.

Powered by vBulletin® Version 3.8.9
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121