Gargara Forum » Genel Bölümler » Kişisel Gelişim » Çalışan Anne Sendromu Nedir ve Nasıl Yenilir ?

Yeni Konu Aç Konuyu Cevapla

     
LinkBack Seçenekler Arama Stil
Alt 03 Ocak 2016, 21:18   #1
buse
Avatar Yok
Üyelik tarihi: 15 Nisan 2015
Mesajlar: 12,520
Aldığı Beğeni: 0
Beğendikleri: 0
Standart Çalışan Anne Sendromu Nedir ve Nasıl Yenilir ?

Çalışan Anne Sendromu Nedir ve Nasıl Yenilir sorusunun yanıtını sizlere ayrıntılı olarak vermek istiyoruz. Günümüzde bir çok anne çalışmakta ve bebeğine tam olarak ilgi ve sevgisini veremediğini düşünmektedir. Maviyle pembe olarak bu konudaki uzmanlarca hazırlanmış olan bir makaleyi sizlerle paylaşarak yardımcı olmak istiyoruz.
Anne olmak hemen her kadının arzuladığı, planlamış olduğu ve oldukça merak ettiği bir roldür. Küçük bir kız çocuğuyken oyuncak bebeklerimize annelik etmekle, ilk annelik tecrübemiz başlar ve her kadın “ideal anne” olma arzusundadır.



İdeal annelik hem toplumsal kaidelerle belirlenmiş hem de kendi annemizle yaşadığımız tecrübelerimizin neticeninde oluşturduğumuz bir kavramdır. Diğer yandan “iyi anne” olmanın gerekleri ile ilgili bir hayli uzman görüşü mevcuttur. Tüm bu referanslar bize nasıl bir anne olmamız gerektiğini söyler.
Son senelerde ülkemizde çalışan kadınların oranının artmış olması ve her geçen gün de artıyor olması; çalışan anne sayısının da artmasına kapı aralamıştır. Bu değişim, kadının hem iş hayatında başarılı olması, “ideal çalışan kadın” olması hem de hanede “ideal anne” olması zorunluluğunu getirmektedir.
Kadınların kendi zihinlerinde yarattıkları ideal anne modeli ile çalışmak ve çocuğu bir başkasına bırakmak zorunluluğu ikilemli duygulara kapı aralamaktadır. Bu konuda kadın hem kendi suçluluk duygularıyla baş etmek hem de etrafından gelen ve çocuğuyla daha fazla ilgilenmesi gerektiğine ait tenkitlerle baş etmek vaziyetinde kalmaktadır. Bu çatışma da bir hayli kadının hem işyerinde hem de hanede yeterince iyi hissetmemesine kapı aralamaktadır.
Oysa bir hayli kadın hem iş hayatında başarılı olmakta hem de mutlu ve doyumlu bir anne olmayı muvaffak olabilmektedir. Başka bir deyişle çalışan anne olmak yetersiz bir anne olmaya neden değildir.
Bu ikilemli duygularla baş edebilmek için evvela “mükemmel anne” olmak yanılgısından kurtulmak gerekir. Zira maddelerle belirlenmiş bir mükemmel annelik mevzubahis değildir. Mükemmellik olası olmayacağı için bunun neticeninde hayal kırıklığı yaşamak da kaçınılmazdır. Her fert farklıdır; herkesin sevgisini gösterme şekli farklıdır. Bebekler evvela şartsız ve şefkatli bir sevgiye, alakaya ve bakıma ihtiyaç duyarlar.
İlk bebeklik döneminde bebeğin anneye ihtiyacı çok yoğundur. Meme emmek, meme emerken annenin varlığını, şefkatini, kokusunu hissetmek bebeğin ihtiyaç duyduğu anneye bağlanma ve dış dünyayı huzurlu bir yer olarak hissedip güven duyma ihtiyacını karşılar. Bu nedenle de bilhassa ilk 6 ay olası olduğunca annenin bebeği sık görmesi hem de temel bakımı kendisinin vermesi önerilir. İlk bir sene da şayet olası ise biraz daha esnek saatlerde çalışmak ve hem bebek hem de anne için daha doyurucu olmaktadır. Bebekler ilk birkaç aydan itibaren belirli müddetlerle anneden ayrı olmayı tolore edebilirler.
Zannedildiği gibi bebeğin uyanık olduğu tüm vakitlerde onunla temas halinde ve daimi ilgilenerek bebeği alakaya boğmak gerekmez. Sözgelişi; bebek uyandığında belli bir müddet yatağında kendi başına oyalanabilir; odasındaki objeleri izler, yatağının içindeki çıngırakla ilgilenir. Biraz daha büyüdüğünde kendi başına da oyun oynayabilmesi, kendi kendiyle kalarak ara ara ufak yalnızlıklarda da huzurlu olabilmesi ve anneye olan bağımlılığından sıhhatli bir şekilde kurtulabilmesi için bu ufak ayrı kalmalar son derece ehemmiyetlidir.
Bebeğin anne yerine geçecek yumuşak, sevecen ve sevgi dolu bir bakıcıya ihtiyacı vardır. Bu sağlanabilirse bebek anne ile geçirdiği vakitlerde da huzurlu ve keyifli olacaktır. Burada tek ehemmiyetli prensip annenin hanede olduğu vakitlerde olası olduğunca bebeğin ihtiyaçlarını kendisinin karşılaması ve kısa da olsa geçirilen vakitte annenin rahat ve huzurlu olmasıdır. Zira huzursuz ve yoğun suçluluk duyguları taşıyan bir anne bebekte de annenin beklentilerini karşılamaya yönelik bir baskı oluşmasına kapı aralayacaktır. Bu baskı ise bebeğin anneye bağımlılığını artırarak, ayrışmasını ve psikolojik olarak büyümesini zorlaştıracaktır.
Anne olmak çocuğun her hatıranda onunla beraber olmayı ve sürekli paralel hareket etmeyi gerektirmez. Zıddı çocuğun anneden ayrı ve bağımsız olarak hareket edebilmesi, kendi farklılığını ortaya koyabilmesi ve anneden şart olan ilk temel duygusal besini aldıktan sonra kendi başına büyüyebilmesi gerekir.
Çocuğunu hayatının merkezine koyan ve bunun dışında hayattaki diğer alanları geri tasarıya atan anneler hem kendileri yetersiz hissetmekte hem de çocuklarına annelik konusunda yanlış model olmaktadırlar. Çocuklar annelerinin sevgilerine de başarılarına da ihtiyaç duyarlar. İş hayatını çocukları için terk eden birçok kadın kendini değersiz hissetmekte bu da vakit zaman çocuğa kızgınlık yaşamasına kapı aralamaktadır.
Bu vaziyet da yeniden çocukla ilişkinin zarar görmesine dolayısıyla hem annenin hem de çocuğun mutsuz olmasına kapı aralamaktadır. Başarılı bir iş hayatını çocuk için ayrılmak kadının çocuğa “iyi anne” olmak için çok fazla gayret göstermesine, dolayısıyla çocukta da: “Benden çok fazla şey bekleniyor.” hissi oluşmasına kapı aralamaktadır. Bu nedenle iş hayatında başarılı olan ve işinden tatmin olan bir kadının çocuk için işi bırakması ne çocuğa ne de anneye fayda sağlamaktadır.
Çalışan bir kadın haneye geldiğinde çocukla ilgilenmek dışında da bir şeyler yapmaya ihtiyaç duyar. Haneyle alakalı kimi işler, eşle ilgilenmek, kendi şahsi bakımı, kendi hobileri ve dinlenme zamanı… Tüm bunları hakkıyla tek başına yapabilmek bir yandan da çocukla ilgilenip onun ihtiyaçlarını karşılamak, isteklerini dinlemek, oyun oynamak, ders çalışmak, konuşmak, sevmek… Tek başına, güler yüzle ve eksiksiz yapılması mümkün olmayacak işler. Bu nedenle çalışan bir kadının özellikle ve öncelikle eşinden destek görmesi ve bu desteği istemesi son derece ehemmiyetlidir. Hatta bu bebeğin doğumundan itibaren gereken bir destektir. Biraz daha geriye gittikçe gebelik döneminde de bu desteğin ehemmiyetli olduğunu söyleyebiliriz. Zira mutlu bir anne olabilmek için önce mutlu bir kadın olmak gerekir. Mutlu bir bebek için mutlu bir anne baba gerekir. Bu üçgen ayrılmaz bir bütündür.
Mutluluk ise; hem işte hem hanede hem de aile ile, etraf ile, eş ile olan ilişkide hasılı her alanda doyumu gerektirir. Çalışan bir kadının en ehemmiyetli ihtiyacı vakittir. Kendisine ayıracağı vakiti artırabilmek hesabına bir takım işler için bir yardımcı bulmak hayatı kolaylaştıracaktır. Bu nedenle temizlik, düzen, yemek gibi bir takım hane işleri için bir yardımcı tutulması iyi olacaktır.
Bir hayli çalışan kadın hanede her şeyin mükemmel olabilmesi için tüm işleri kendisinin halletmesi gerektiğine inanır ve yardımcı istemediğini söyler. Ancak kısıtlı zamanlarda bu işleri mükemmel şekilde halletmeye çalışmak ister istemez bir bıkkınlık, kızgınlık ve yorgunluk yaratacaktır ve bu nedenle işte de evde de gergin bir kadın portresi oluşabilir. Çocuklar annelerini mutlu, güler yüzlü ve huzurlu görmek isterler. Ancak bu durumda iyi hissederler. Bu nedenle annenin çocukla geçireceği kısıtlı zamanda keyifli olabilmesi için gereken tertip etmeleri yapması ehemmiyetlidir.
Çocuğun gelişiyle aile içinde de ciddi bir değişim olur. Anne için de baba için de yeni bir sorumluluk alanı oluşur. Bu da karı koca arasındaki ilişkinin zorlanmasına, gerginliklere kapı aralayabilir. Eşlerin bu değişimin yarattığı duyguları açıklıkla birbirleriyle konuşmaları, yapıcı teklifler getirmeleri ve her durumda birbirlerini desteklemeleri ehemmiyetlidir. Zira “sen” ile başlayan kızgınlık tümceleri ilişkinin yıpranmasına çocuktan önce çok güzel giderken çocukla beraber bir hayli şeyin bozulmasına kapı aralayabilmektedir. Oysa bu dönem geçicidir, zordur ve bu zorluğun omuz omuza verilerek atlatılması gerekir. Bebeklik ve ilk küçüklük döneminde anne-babanın birbirini desteklemesi ve aile huzuruna ehemmiyet vermesi çocuğun hem ergenlik döneminde hem de hayatı süresince mutlu bir fert olabilmesinin ön şartlarından biridir.
Çalışan annelerin en çok zorlandıkları konu işteyken hanede olamamanın yarattığı kaygıyı yaşamak hanedeyken de işte yeterli olamadığını yeterince işe odaklanamadığını düşünmektir. Bu da her iki ortamda da başarısızlığı getirir. Oysa işteyken hanede her şeyin yolunda olduğunu düşünmek, çocuğun ihtiyaçlarının karşılanıyor olduğuna inanmak işte de huzurlu olmayı getirecektir. Böylelikle haneye dönüş saati hem anne için hem de çocuk için keyifli bir kavuşma saati olacaktır. Çocuk da annesini daha az kaygıyla özleyecek ve birlikte geçirilen zaman hem anne hem de çocuk için doyurucu ve kaliteli olacaktır.

  Alıntı Hızlı Cevap
Yeni Konu Aç Konuyu Cevapla

Bookmarks



Forum Günün Sözü
Powered by vBulletin® Version 3.8.9
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
seks hikayeleri seks filmi izle sincan escort kızılay escort rus escort etlik escort izmir escort izmir escort izmir escort Anadolu Yakası Escort Kartal escort Kurtköy escort Maltepe escort Pendik escort Kartal escort altyazılı porno şişli escort istanbul escort mecidiyeköy escort beşiktaş escort taksim escort fındıkzade escort çapa escort fatih escort topkapı escort escort şişli escort bayan bayrampaşa escort merter escort escort mecidiyeköy bursa escort bursa escort bursa escort bursa escort bursa escort alt yazılı porno Casibom Casibom Casibom Giriş Casibom Yeni Giriş Onwin gaziantep escort bayan gaziantep escort seks hikayeleri gaziantep escort Canlı bahis siteleri escort escort escort travestileri travestileri Escort Escort bayan Escort bayan bahisu.com girisbahis.com etlik escort etimesgut escort istanbul Escort istanbul Escort Acıbadem Escort Ataşehir Escort Bostancı Escort Göztepe Escort Kadıköy Escort Kartal Escort Kurtköy Escort Maltepe Escort Ankara escort bayan Escort ankara Escort ankara Escort eryaman Keçiören escort Escort ankara Sincan escort bayan Çankaya escort bayan antalya rus escort