Gargara Forum

Gargara Forum (http://gargara.org/index.php)
-   Kadınca (http://gargara.org/forumdisplay.php?f=31)
-   -   Osmanlıca Kız İsimleri 2 (http://gargara.org/showthread.php?t=15816)

buse 16 Temmuz 2016 22:26

Osmanlıca Kız İsimleri 2
 
-N-

Naciye : Kurtulmuş, selamete kavuşmuş
Nadide : Görülmemiş, görülmedik, ender bulunan
Nadire : Az bulunur, seyrek, ender bulunan
Nalan : İnleyen, feryad eden
Naşide : Şiir söyleyen, şiir okuyan
Naz : Kendini beğendirmek amacıyla yapılan davranış
Nazan : Nazlanan, işve yapan, cilve yapan
Nazlan : naz yap, cilveli ol
Nazlı naz : yapan, cilveli, işveli
Nazlı : Naz eden, cilveli, işveli
Nazlım : naz yapanım, işvelim, cilvelim, benim nazlım
Nazmiye : Vezinli ve kafiyeli sözle, nazımlailgili
Nebahat : Onur, şeref, ün
Necla : Çocuk, evlat, oğul, kuşak, sülale,nesil
Necmiye : Yıldızlarla ilgili, yıldızlaraait
Nehir : Irmak, büyük akarsu
Nemutlu : Imrenilecek bir olgu dolayısıyla söylenen bir söz
Nergis : Çiçekleri ayrı ayrı ya da bir kök üzerinde sarı ve beyaz renkte bir bitki
Neriman : Pehlivan, yiğit
Nermin : Yumuşak
Neslihan : Han soyundan gelen
Neslişah : Şah soyundan gelen
Nesrin : Bir tür yaban gülü
Neşe : Sevinç, gönül ferahlığı
Nevin : Yeni
Nevra : Işıklı parlak, çiçek
Nezahat : İç temizliği, paklık
Nezaket : Naziklik, zariflik, incelik ç
Nezihe : Temiz, pak
Nice : ne kadar, ne denli, nasıl, oldukça çok
Nida : Seslenme, çağırma, seslenen
Nigar : Resim, resim gibi güzel
Nihal : İnce ve düzgün vücutlu, fidan gibi
Nihan : Gizli, saklanmış, görünmeyen, sır, giz
Nil : Afrika kıtasında bir nehir
Nilay : Nil ve Ay, Nil'e ışıklarını saçan Ay
Nilgün : Mavi renkte, çivit rengi
Nilhan : Nil'in hanı
Nilüfer : durgun sularda yetişen, yaprakları yuvarlak ve geniş Beyaz, sarı, mavi, pembe, çiçekli bir bitki
Nimet : İyilik, iyi bir yaşantı için gerekli şeyler
Nisa : Kadın


Odil : o tatlı dil
Oflaz : çok güzel, güzel olduğu için sevilen
Okşan : Sevil, sevgiye değer ol
Olca : savaşta ele geçirilen mal
Olcay : rastlantıları düzenlediği, böylece de insanlara iyi ya da kötü durumlar hazırladığı sanılan şey, şans, talih
Olçum : eli işe yatkın, becerikli, usta, yetenek
Olgaç : olgunlaşmış, yetişmiş, bilen, bilgili
Oluş : olma biçimi, var oluş
Omay : beğenilen, sevilen
Omca : bağ kütüğü
Ongu : onmuş olma durumu, sağlık, mutluluk
Onur : Kişinin kendi öz saygısı, iç değeri, insanın kendine olan saygısı kibir çalım kurum
Onuray : onurlu ve Ay gibi güzel
Oray : kent üstüne doğan, Ay, kentli Ay
Orgül : kent gülü, kale burcundaki gül
Ortanca : yaş bakımından büyükle küçük çocuk arasında bulunan
Oskay : neşeli, şen, sevinçli
Oya : Dantel, süs, küçük kız kardeş
Oylum : derinlik, bir cismin uzayda doldurduğu boşluk, kıvrım, bukle
Oytun : kuytu yer, beğenilen, güzel kuytu yer, kendisinde kutsallık bulunan, kutsal


Ö

Öbek : tomurcu, aynı türden şeylerin oluşturduğu yığın küme
Ödül : Iyi bir işe, bir başarıya karşılık olarak verilen şey armağan
Öğe : Öke
Öğet : Iyi, uygun, güzel
Öğün : güzelliğinle, herşeyinle, övün, kendini öv
Öğünç : övünmeye yol açan ya da hak kazandıran şey, Övünme; kıvanç, övünç, sevinç
Öğüş : övme biçimi
Öğüt : bir kimseye yapması ya da yapmaması gereken şeylerle ilgili Olarak söylenen, isteklendirici ya da caydırıcı söz
Öke : olağanüstü işler başaracak yetenekte kişi, çok yetenekli
Önay : Ay'ın ilk günlerindeki durumu, ilkay
Öney : önde giden, ileri giden, önde olan
Öngül : (ilk çocuk için) ilk gül, önde gelen gül, önde gelen
Öniz : (ilk çocuk için) ilk iz, önceki iz
Ören : eski yapı ya da kent kalıntısı
Örengül : örende yetişen bir tür gül, ak gül, yaban gülü
Örge : süs, motif
Övgü : övme, övmek için söylenen söz
Övgül : övgüye değer, övülmeye değer, övülesi
Övgün : övülmeye değer, övgüye değer, övülesi
Övgünç : bkz. Öğünç, övünç
Övül : övülesin
Övün : kendinle, güzelliğinle övünmelisin, övünesin
Övünç : övünmeye yol açan ya da hak kazandıran şey, kıvanç, sevinç, övgünç,
Öykü : ayrıntılarıyla anlatılan olay; gerçek ya da tasarlanmış olayları Anlatan, romandan kısa düzyazı türü, hikaye
Özal : özü al, özü kızıl yalım rengi, al özlü, nar çiçeği özlü, öz al
Özaltan : özü kızıl sabah vakti, öz al renkli tan
Özaltın : özü altın, altın gibi içsel varlığı olan; halis altın
Özant : Içten ant, samimi yemin
Özarı : özü temiz, temiz ve öz, öz ve arı
Özay : özü Ay gibi, gerçek ay, asıl Ay
Özaydın : özü aydınlık, içsel varlığı pırıl pırıl
Özaytan : özden Ay gibi doğan tan
Özbal : hiçbir katkısı olmayan bal, gerçek bal, katkısız bal,bal özü
Özbek : yürekli, doğru, Orta Asya'da yaşayan bir Türk boyunun ve bu boydan olanların adı
Özbil : özünü bil; ayrıntıyı değil "öz" olanı bil, özü bil
Özbilek : özünü bilen, öz bilgili
Özbilen : "az ama öz" bilen, herşeyin özünü bilen
Özbilge : öz bilen bilgili kişi
Özbilir : "az ama öz" bilir, herşeyin özünü bilir
Özcan : özden doğan can
Özdal : küşinin özünden dal gibi doğan



Osmanlı:


-P-

Pakize : Çok temiz, hoş ve güzel
Papatya : baharda çiçek açan, taç yaprakları beyaz, ortası sarı çiçekli bir kır bitkisi
Parla : parılda, pırıl pırıl aydınlık saç
Parlar : parıldar, pırıl pırıl eder, ışık saçar
Pekay : Ay'a pek benzeyen; sert Ay, katı Ay; sağlam Ay
Peköz : sağlam öz, özü sağlam kimse
Pekşen : çok neşeli, çok şen
Pelin : Siyah ve beyaz renkte acı kokulu bir tür bitki
Pelinsu : Pelin + Su (Bkz Pelin)
Pelit : meşe ağacı ve yemişi
Pembe : Açık kırmızı renk
Peren : yaprakları gri yeşil ve tüylü, çobanyastığı da denilen bir bitki
Peri : Çok güzel, çekici, dişi cin
Perihan : Peri padişahı, perilerin başı
Perran : Uçan, uçucu
Pervin : Ülker yıldız takımı (Süreyya)
Petek : Arı kovanı, bal mumundan yapılan hazne
Pınar : Suyun topraktan kaynayıp geldiği yer
Pırıl : "pırıl pırıl" ikilemesinin tekil hali, ışıl
Pırıltı : parlayan bir şeyin çıkardığı ışık
Piraye : Süs, bezek
Pürçek : bitkilerin saçaklı kökü ya da püskülleri; şakaklardan sarkan Saç, zülüf, perçem
Püren : sarı, kırmızı ve çok güzel çiçekleri olan, ufak yapraklı, arıların Çok sevdiği bir tür çalı

-R-

RAHŞAN: Parlayan, parlak, aydınlık

RANA: İyi, güzel, yumuşak, hoş

RAVZA: Sulu, su yatağı yer; Bahçe

RENAN: Çok ses çıkaran, çınlayan

RENGİN: Boyalı, renkli; Hoş, latif ve güzel

REVAN: Yürüyen, giden; akan, akıp giden

REYHAN: Yaprakları güzel kokan bir süs bitkisi, fesleğen

REZZAN: Ağırbaşlı, onurlu

RUHAN: Güzel kokulu

RUHSAR: Yanak, yüz, güzel yüz

RÜÇHAN: Üstünlük

RÜYA: Düş; Gerçekleşmesi imkansız durum, hayal; Gerçekleşmesi beklenen şey, umut



Osmanlı:


-S-

SAADET : Mutluluk
SABAH : Günün başlangıcı
SABAHAT : Güzellik
SABİHA : Güzel, şirin
SABİTE : Yerinde duran, kımıldamayan
SABRİYE : Sabırlı, dayanıklı
SACİDE : Secdeye varan, yere yüz süren
SADRİYE : Göğüsle ilgili
SAFİYE : Katıksız, katışıksız saf
SAHİBA : Bir şeyi elde etmiş olan
SAHURE : Sahur zamanı doğan kız çocuğuna verilen ad
SAİME : Oruç tutan, oruçlu
SAKİNE : Oynamayan, kımıldamayan, durgun
SALİHA : İyi, yarar, yetkili, hakkı olan
SALİME : Ek****iz, sağ, sağlam
SAMİME : Bir şeyin temeli, en köklü yeri
SAMİYE : Yüksek, ulu
SANAY : Ay gibi güzel
SANEM : Put - Güzel kadın
SANİA : Sanat eseri yaratan - Yapan , oluşturan
SANİYE : Dakikanın 60'ta biri süresinde zaman birimi
SATI : Düğün alışverişi - Satış, alışveriş
SEBLA : Uzun kirpikli göz
SEÇİL : Beğenilen, seçilen
SEDA : Yankı, ses
SEDEF : Midye ve istiridye gibi hayvanların beyaz ışıltılı parlak kabuğu
SEDEN : (Sedan) sesin, seslenişin
SEHER : Tan ağartısı, ortalığın aydınlandığı an
SELCAN : Hareketli, coşkulu
SELDA : (Seldağ) Dağ seli, dağdan inensel
SELEN : Haber, havadis, kulakla duyulan,işitilen
SELİN : Senin Sel'in, Sana ait sel
SELMA : Doğru ve iyi yolda, selamette olma
SELVİ : Yaz kış yeşil kalan ince uzun birağaç
SEMA : Gökyüzü
SEMAHAT : Cömertlik, el açıklığı
SEMİHA : Cömert gönüllü, eli bol
SEMİN : Değerli, pahalı
SEMİRAMİS : Asur kraliçesinin adı
SEMRA : Esmer
SENA : Övme, övüş - Şimşek parıltısı
SENAY : Ay gibisin sen anlamında
SENEM : Tapılacak kadar güzel kadın, sevgili
SENİHA : Yüce, yüksek
SERAP : Çölde uzaktan su gibi görünen ışık yanıltmacı
SERAY : Ay gibi güzel
SEREN : Yelken gerilmek üzere direğe çapraz takılan ağaç
SERİN : Ilıkla soğuk arası
SERPİL : Serpilmiş, gelişmiş
SERRA : Rahatlık, kolaylık
SERTAP : İnatçı
SERVA : Masal
SEVAL : Severek alınan
SEVCAN : Sevgili insan
SEVDA : Aşk, sevgi, tutku tutkunluk
SEVGİ : Aşk, sevme duygusu
SEVİL : Sevgiye değer, sevilen
SEVİLAY : Ay gibi hep sevilen
SEVİM : Birine yakınlık duymak, sempati
SEVİN : Memnun ol, neşelen
SEVİNÇ : Neşe, iç ferahlığı
SEVTAP : Aşırı, tapacak kadar sevgi duyan
SEYHAN : Kenten kente yolculuk
SEYRAN : Gezinme
SEYYAL : Akışkan, sıvı, yerinde duramayan
SEZA : Uygun, yaraşan
SEZAL : Sezgili
SEZEN : Sezgisi güçlü olan
SEZER : Sezgisi güçlü olan
SEZGİ : Anlama, sezme yeteneği
SEZGİN : Duygulu, anlayışlı
SICAK : Sıcakkanlı, cana yakın
SIDIKA : Çok içten ve doğru kimse
SILA : Gurbete çıkanın doğup büyüdüğü yer
SIRMA : Altın yaldızlı, ya da yaldızsız ince gümüş tel
SİBEL : Bulutla yer arasında yere düşmeyen yağmur damlası / Buğday başağı
SİMA : Düz, çehre - İnsan, tip
SİMGE : Alamet, sembol, birşeyi anlatan im, imge
SİNEM : Benim tenim, benim vücudum, göğsüm
SOLMAZ : Güzelliğini, tazeliğini uzun süre koruyan
SONAT : Bir veya iki çalgı için yazılmış 3-4 bölümlü müzik eseri
SONAY : Yılın son ayı
SONGÜL : Son açan gül
SONNUR : Son ışık
SU : Rengi kokusu ve tadı olmayan saydam sıvı madde
SUDE : 1-Hz.Peygamberin 2.eşinin adı, 2-Sürülmüş, tarla gibi işlenmiş, 3-Boyalı, sürmeli Farsça
SULTAN : Hükümdar ailesinden, anne, kızkardeş
SUNA : Boylu poslu endamlı / Erkek ördek
SUNAY : Ay sun, ay ışığı sun
SUZAN : Adak ayı
SÜHANDAN : Güzel konuşan
SÜHEYLA : Güney yönünde görünen parlak yıldızlar



-Ş-

Şadiye : Sevinç, neşe, mutluluk
Şahika : Yüksek, yüce, dağın zirvesi
Şanal : ün kazan, ünlü bir kimse ol, ünlen
Şanlı : herkesçe iyi bilinen, ünü büyük, ünlü
Şansal : herkesçe tanın, ünlen
Şaziment : Allah'ın adamı- Allah'a ait olan,onun yolundan giden kişi
Şaziye : Özellikleri kimseye benzemeyen
Şebnem : Çiğ, gece nemi, jale
Şefika : Şefkatli, acıması, esirgemesi bol olan
Şehnaz : Doğu müziğinde bir makam / Çoknazlı
Şehrazat (d) : 1001 gece masallarında bir masal kahramanı kadın
Şelale : Büyük çağlayan, çavlan, akarsunun yüksekten yere düştüğü bölümü
Şen : yaşayışından memnunluğunu davranışıyla gösteren, bunu Çevresindekilere de yayan, neşeli
Şenay : Mutlu geçen ay
Şenel : neşelen, eğlen, şenlen, bakımlı hale gelesin,
Şener : şen kimse, şen kişi
Şengil : şen kimse, neşeli kimse, içtenlikli
Şengül : İnsanın içini açan gül / hep şen olup hep gülmek
Şengün : neşeli gün
Şeniz : hepimiz neşeliyiz, neşeli iz
Şenkal : neşeli ve şen kal
Şennur : Işık saçan, neşe saçan
Şenol : neşeli, şen ol
Şensoy : neşeli soy, şen soy
Şensu : neşeli su, şen su
Şermin : Utangaç
Şevval : Arap takviminin onuncu ayı
Şeyda : Çılgın, deli divane
Şeyma : Eski Türk adlarından
Şiir : Zengin sembollerle uyumlu seslerle ortaya çıkan edebi anlatım biçimi
Şölen : Eğlence, kutlama, şenlik
Şule : Alev, ateş alevi
Şükran : İyilik bilme, minnettarlık
Şükriye : Görülyen iyiliğe karşı şükretmek , hoşnut olmak


-T-

TAÇNUR : Mutluluk
TAHİRE : Gündoğusundan esen rüzgar
TAHSİNE : Günün başlangıcı
TALHA : Güzellik
TALİA : Güzel, şirin
TAMAY : Sabırlı, dayanıklı
TANAY : Secde eden
TANSU : Şafak rengi vurmuş su
TANYEL : Katıksız, arı - Seçilmiş
TARA : Sahur zamanı doğan kız çocuğuna verilen ad
TAYYİBE : İyi, hoş, çok temiz
TEKGÜL : Durgun - Kendi halinde sessiz
TENAY : Uygun, yakışan - Yetkili olan - Dine uygun hareket eden
TENDÜ : Öz, asıl
TENNUR : Yüksek, ulu
TEZER : Çabuk ve erken
TİJEN : Ay gibi güzel
TİLBE : Put - Güzel kadın
TUBA : Sanat eseri yaratan - Yapan , oluşturan
TUĞÇE : Dakikanın altmışta biri
TURNA : Avrupa ve Kuzey Afrika'da yaşayan göçmen kuş türü
TUTAM : Bir desteden daha / parmak uçlarıyla alınabilen / Tutmaktan tutam
TUTKU : İradeyi aşan güçlü coşku, ihtiras
TÜLAY : İncelikle, düşünce ile ilgili
TÜLİN : Uzun kirpikli göz
TÜNAY / TUNAY : Mehtap, ay ışığı, gece görülen aydınlık
TÜRKAN : Hakana saltanatta ortaklık edeneşi
TÜRKÜ : Yankı, ses



Osmanlı:


-U-Ü-

Uçay : uçtaki ay
Uçkan : Uçucu, uçan kuş, uçmaya düşkün, uçmayı seven, uçan
Uğan : eski Türklerde gök tanrısı, Güneş, Ogan, Oğan
Uğur : halkın kiimi olgularda gördüğü iyilik muştusu, kimi nesnelerde var olduğuna İnandığı iyilik kaynağı, iyilik
Uğuray : uğurlu ay
Uğurtan : Uğurlu sabah vakti, uğur getiren tan
Ulca : savaşta ele geçirilen mal, olca
Ulcay : rastlantıları düzenlediği, böylece de insanlara iyi ya da kötü durumlar hazırladığı sanılan şey, olcay, şans, talih
Ulufer : durgun sularda yetişen, yaprakları yuvarlak ve geniş, beyaz, sarı, mavi pembe Çiçekli bir su bitkisi olan nilüferin bir başka söyleniş biçimi
Ulun : ucunda temreni olmayan ok, sivri demirsiz ok
Ulus : aynı sınırlar içinde, aynı bayrak altında yaşayan insan topluluğu
Ulusal : ulusla ilgili
Ulviye : Yüce, yüksek, gökle ilgili
Umay : (Farsça "hüma" hümay'ın Türkçeleşmiş biçimi) Hint Okyanusu adalarında bulunan, Güvercin büyüklüğünde, zümrüt yeşili kanatları olan, kemikle beslenen, üzerinden geçtiği kimselere zenginlik ve mutluluk getireceğine inanılan, masal kuşu, devlet kuşu,
Umdu : umutlandı, istediği umut, istek
Umut : ummaktan doğan iç erinci, umulan şey
Urçuk : Iğ, kirmen
Urçun : kurumuş iğde dalı
Uslu : yaramazlık etmeyen, huysuz olmayan, söz dinleyen
Usulca : Yavaşça, duyurup sezdirmeden, belli etmeden, sezdirmeksizin
Utku : birçok emek ve çekinceli uğraşlar sonucu erişilen mutlu sonuç, yengi, zafer
Utkugül : yengi gülü, zafer gülü
Utkugün : yengi günü, mutlu günü, zafer günü, kazanılmış gün
Uygu : Iki şey arasındaki uygunluk ilgisi
Uysal : yumuşak başlı, söz dinler, söz analar
Uzay : bütün varlıkları her yandan kaplayan sonsuz boşluk

Üçgül : üç küçük yapraktan oluşan, bileşik yapraklı, pembe, beyaz, kırmızı Mor ve sarı renkte çiçekler açan bir ot
Ülcan : ele avuca sığmaz, çok canlı
Ülfet : Alışıklık, dostluk, yakınlık duymak
Ülgen : yüce, yüksek, ulu, büyük, sağlam, iyilik tanrısı
Ülger : yedi yıldızdan oluşan takımyıldız, Ülker
Ülgeray : Ülker yıldızı ve Ay
Ülke : bir devletin egemenliği altındaki toprakların topu, turt
Ülkem : "benim olan ülke" "benim ülkem"
Ülker : Boğa burcunda yer alan ve yedi yıldızdan oluşan takımyıldızı
Ülkü : Ancak, düşüncede varolan şey
Ülküm : "benim olan ülkü", "benim ülküm", "ulaşmak istediğim yüce dilek"
Ülkütan : tan vakti doğan yüce dilek
Ümmiye : Okur yazar olmayan kadın
Ümran : Mutluluk bolluk bereket / Bayındırlık
Ün : ses, ünleme, çığlık, iyi ad, tanınma, san
Ünay : ünü olan Ay, ünlü Ay, ün ve ay
Ünsal : herkesçe tanın, ünlü ol, ününü her yana Sal
Ünsel : Ünü sel gibi aşan
Ünseli : Ünü sellere benzeyen
Ünsev : ünlü ol ve sev
Ünseven : tanınıp ünlü olmayı seven
Ünsevin : ünlü ol sevin
Ünver : herkesçe tanın, ünlü ol, ününü her yana Sal
Ürengül : üreyen, çoğalan gül
Ürün : doğadan elde edilen yararlı şey
Ürünay : Ay'ın verdiği ürün, ürün veren Ay
Üstün : nitelik bakımından benzerlerinin çok üstünde olan, iyi nitelikli, Yüksek düzeyli
Üstünay : benzerlerinin çok üstünde ve Ay gibi güzel
Üstüngül : nitelik bakımından en üstün gül, iyi nitelikli gül, güzel gül
Üzer : Yıldırım Beyazıt'ın kızlarından birinin adı, Üzer Hatun



Osmanlı:


-V-

VAHİDE : Tek, bir
VARİDE : Gelen, erişen - Söylenti
VASFİYE : Nitelikli
VEDİA : Korunması için bırakılan emanet
VEFİKA : Uygun, aynı fikirde, yoldaş
VELİDE : Yeni doğmuş çocuk
VERDA : Verdane (merdane Osm.) / Verd (Ar.)'den Verda, gül anlamında
VESİLE : Neden, sebep - Kavuşma
VİCDAN : İyiyi kötüden ayırmaya yarayan şuur, ahlak
VİLDAN : Yeni doğmuş çocuklar
VUSLAT : Kavuşma, yetişme, ulaşma



Osmanlı:


-Y-

YAĞMUR : Yeryüzüne düşen yağışın sıvı halinde olanı
YAKUT : Aliminyum oksit, yapısında parlak kırmızı renkli değerli taş
YANKI : Sesin bir yere çarpıp geri dönmesi ile oluşan ikinci ses, ses yansıması
YAPRAK : Ağaç ve bitkilerin yeşil kısımları
YAREN : Dost, arkadaş
YASEMİN : Kokulu çiçekler açan bir tür ağaççık
YAŞAM : Hayat
YAZGÜLÜ : Yaz ve Gül tamlaması / Yazın açan gül "şimdilerde bir de güz gülleri var"
YELDA : Uzun ve siyah / Yılın en uzun gecesi
YELİZ : Yel ve iz rüzgar ve izi anlamında
YEŞİM : Yeşil renkli değerli taş
YETER : Kafi, tamam, gereksinimi karşılayacaknitelikte olan
YILDIZ : Güneş ve ay dışında gökyüzündeki ışıklı cisimlerden her biri
YONCA : Birçok türü bulunan bitki
YOSUN : Çiçeksiz bitkilerin, suların yüzünde ve dibinde bulunan bir türü
YUDUM : Bir içimlik sıvı
YURDAGÜL : Yurduna güller saçan, güzellik getiren
YURDANUR : Yurduna nur getiren
YÜKSEL : Özellikle manevi anlamda yüce ol



Osmanlı:


-Z-

ZAHİDE : Dinin yasak ettiği şeylerden sakınan
ZAMBAK : Güzel iri çiçekli bir süs bitkisi
ZARAFET : İncelik, güzellik
ZEHRA : Beyaz ve parlak yüzlü olan
ZEKİYE : Zeka sahibi, kavrayışlı
ZELİHA : Züleyha, su perisi
ZENNAN : Kadınlar
ZENNUR : Zinnur, nurlu, ışıklı
ZEREN : Anlayışlı, zeki
ZERRİN : Altından yapılmış - Altın renginde - Bir cins çiçek - Fulya
ZEYNEP : Değerli taşlar, mücevherler
ZEYNO : Zeynep'in halk dilindeki söylenişi
ZİNNUR : Nurlu, ışıklı
ZİŞAN : Şanlı, ünlü, çok tanınmış
ZİYNET : Süs, süs eşyası
ZUHAL : Satürn
ZÜBEYDE : Öz, asıl
ZÜHAL : Dokuz gezegenden altıncısı (Satürn)
ZÜHRE : Çiçek açan / Çoban yıldızı (Venüs)
ZÜLAL : Berrak, saf, tatlı, soğuk su
ZÜLEYHA : Hz. Yusuf'un karısının adı
ZÜLFİYE : Saçları çok güzel olan
ZÜMRA : Güzel, iyi ahlaklı - Zeki, bilgili kadın
ZÜMRÜT : Yeşil renkli bir değerli taş


Tüm Zamanlar GMT +4 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 12:07.

Powered by vBulletin® Version 3.8.9
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121