Ağız kokusu protein amino asitlerinin üzerinde bakterilerin aşırı aktivitede olması nedeniyle oluşmaktadır. Bu sorun toplumda yaş gözetmeksizin herkesi etkisi altına alabilir. Ağız kokusuyla doktora giden hastaların doğru teşhis konularak tedavi edilmesi gerekir. Ağız kokusu olan hastaların buna sebep olabilecek sistematik hastalıklar açısından da değerlendirilmesi ve buna uygun tedavilerin uygulanması gerekir. Buna rağmen ağız kokusunun devam etmesi halinde, yeniden teşhis aşamasına dönülerek gerekirse hastalığıyla alakalı olan birime yönlendirilmesi tavsiye edilir.

Ağız kokusunun tedavi edilmesinde standart ve kabul edilen protokoller yoktur. Fakat uygulanacak tedavi sırasında dental ve periodontal bazı tedavileri içeren uygulamalar yer almaktadır. Hastalar bunlara bile cevap vermezse, tekrar teşhis aşamasına dönülebilir. Tedavi sırasında bir aletle volatil sülfür bileşiklerin değerleri ölçülmelidir. Ağız kokusu sorununun çözülmesi için, bazı prosedürler uygulanmalıdır. Bu sırada ağızdaki kokuyu geçici bir süre maskelemek mümkün olabilir.

Ağızda oluşan kokular insanların rahatsız olmasına neden olur. Ancak bu sorun tek başına bir hastalık olarak kabul edilmez. Bu genellikle önemli hastalıkların habercisi olarak, fizyolojik ağız kokusu şeklinde oluşur. Sindirim kanalında biriken gazlar, dil sırtında üreyen bakteriler ya da beslenme alışkanlıklarının etkisiyle meydana gelebilir. Gerçek ağız kokusu ise, patolojik ağız kokusu olarak tanımlanır. Kişiler bunun genellikle farkında olmaz, tolere edebilir ya da bunu ağız kokusu olarak kabul edebilirler. Uygulanacak tedavi ağız kokusunu yok etmek için yapılır. Hastaların ağız ve diş bakımı sağlanır, bu şekilde ağız hijyeni elde edilmeye çalışılır. Patolojik ağız kokularında buna neden olan sistematik hastalıkların tedavi edilmesi gerekir. Yine de hastalarda ağız hijyeni sağlanmalıdır.

- Dil sırtında olan bakteriyel kolonizasyonunun ortadan kaldırılması

- Mevcut volatil sülfür bileşiklerinin bloke edilmesi

- Hastanın ağız kokusunu gidermek için, öncelikle hastanın eğitilmesi

Ağız kokusu olan hastalarda uygulanacak tedavide ağız kokusunun türüne göre uygulama yapılmaktadır.

Tedavi uygulanması için, öncelikle ağızdaki kokunun kaynağı belirlenmelidir. Ardından diyet hazırlanmalı, dil temizliği yapılmalı ve hastanın oral hijyen eğitiminin yapılması gerekir. Hastalar dilin arka tarafı fazla ulaşılabilir olmadığından, bu bölgenin en fazla kötü kokan yer olduğunu bilmelidir.

Dil temizliği için kullanılacak özel fırçalar ve taraklar bulunmaktadır. Bunlar yoksa sert diş fırçaları kullanılabilir. Dil fırçalama sırasında hastalarda bulantı ve kusma olabilir. Bunu önleyebilmek için, ayna karşısında dil fırçalanmaması, fırçalamanın küçük darbelerle yapılması, nefes verirken fırçalamanın kısa aralıklarla yapılması bulantı ve kusmayı engelleyecektir. Oral hijyen sağlandıktan sonra, ağız kokusu devam ediyorsa bunun için gargara kullanılabilir. Bunun için alkol bazlı solüsyon kullanmak ise, sadece kokuyu maskeler. Bu ürünler sadece geçici rahatlama için tavsiye edilebilir. Ağız yıkama için kullanılan ürünlerde alkol içerdiğinden, sadece ağızda kuruma etkisine neden olur ve ağız kokusunun artmasına sebep olur. Bu nedenle sadece belirli süre gargara kullanımı uygun olur. Bunu doktorunuz size belirtecektir. Hastaların her gün en az 2 defa diş fırçalaması, şekersiz sakız kullanması bakterilerin yok olmasına neden olacaktır. Bu tedaviler ağız kokusunun önlenmesine yardımcı olur.

Ağız kokusu ağız içinden kaynaklanıyorsa, öncelikle hastaya oral hijyen eğitimi verilmektedir. Ağızda periodontal hastalıkların tedavisi yapılır, çürükler restore edilir. Ağızda uyumu bozulmuş olan protezler elimine edilir. Sabit veya hareketli protezlerin olması halinde ya da hastanın yaşı ilerlemişse ultrasonik diş fırçası sayesinde gelişmiş hijyen teknikleri kullanılır. Bunun dışında hastaların diş ipi kullanımına önem vermesi gerekir. Patolojik ağız kokusu ağız dışı nedenlerden kaynaklanıyorsa, bu konuda uzman olan bir doktora gidilerek, hastalığın tedavisi yapılmalıdır.

Bu ağız kokularında hastaya doğru tanı konulması çok önemlidir. Bu hastaları uygun şekilde motive edecektir. Bunun dışında diğer ağız kokusu tedavilerinde uygulandığı gibi, hastalara oral hijyen eğitiminin verilmesi gereklidir.

Halitofobi tedavisi: Hastalara bunun tanısı koyulduğunda psikiyatriste yönlendirilip tedavi edilmelidir.

Ağzın kurumaması için, hastaların şekersiz sakız çiğneyerek tükürük salgısının arttırılması ağız kokusunun tedavisinde önemlidir. Tükürük sayesinde yemek sonrasında ağızda kalmış olan yemek parçalarının yerinden sökülerek, mideye gönderilmesi sağlanır. Tükürük içeriğinde bulunan güçlü enzimler, bakterileri öldürecek güçlü antibiyotik etkisi göstermektedir. Şeker hastalarında bile ağız kuruması olması ve bundan dolayı ağız kokusu yaşanmasının nedeni tükürük salgısının olmamasından kaynaklanır. Ağız kokusu olan hastalara özellikle tükürük salgısını arttıracak xylitol içerikli olan sakız çiğnemeleri tavsiye edilmektedir. Bu arada vücutta olabilecek sıvı kaybının da giderilmesi gerekir. Bol su içilmesi sayesinde ağızda birikmiş olan bakteriler temizlenebilir. Hastalar uygun bir diyet programı uygulamalı ve ağız kokusunun oluşmasında etkili olan süt ve süt ürünleri tüketimine dikkat

Ağız hijyenin sağlanmasında ve ağız kokusunun önlenmesinde diş ipi kullanımı da çok önemlidir. Bu yüzden her gün diş ipi sayesinde iki diş arası, diş ve diş etlerinin arası hafifçe itilip dişe kuvvet vererek aradaki plak temizlenmelidir.